Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Cumhuriyet 'çuvalı'

Türkçeyi en iyi kullanan kesimlerden biri de kurumlaşmış reklam ajanslarıdır. Zaten tartışmalı olan bazı kelimeler haricinde, metinleri doğru Türkçeyle yazarlar.
Dün gazetelerdeki "Cumhuriyetin 92'nci Yılı" reklamlarına göz gezdiriyordum. Baktım büyük ve köklü bir görüntü- ses firmasının ilanında, "tabii" kelimesi "tabi" şeklinde yazılmış. En az dört denetleme aşamasından geçen bir metin bile böyle yayınlanabiliyorsa, geçmiş olsun.
Bir nokta daha: 29 Ekim 1923'te ilan edilen cumhuriyet "rejimi" ile 1915 Çanakkale Savaşı'nın ne alakası var? Biri bana anlatsın. (Lafın gelişi söyledim. Ne diyeceklerini biliyorum.)
92'nci Yıl reklamlarının bazılarında asker fotoğrafları kullanılmış. Halbuki rejim değişikliği ilanının, orduyla bir alakası yoktu. Mustafa Kemal, "Osmanlı Hanedanına son; yeni padişah benim" deseydi, büyük ihtimalle tahta çıkardı.
(Tabii bunu yapmayacak kadar akıllıydı, hanedanlık yönetimlerinin bütün dünyada çökmekte olduğunu elbette görüyordu.)

En doğru fotoğraf

Bence en doğru tarihi fotoğraf, Migros reklamında da kullanılan, Atatürk ve arkadaşlarını TBMM'den çıkarken gösterendir.
Buna karşılık "kalpaklı" Mustafa Kemal, Milli Mücadele'yi simgeler. Cumhuriyeti simgeleyenler ise başı açık veya fötr şapkalı fotoğraflarıdır.
Tamam, sigaraya karşıyız. Ben de yüzde yüz destekliyorum... Ama tarihe müdahale edenlere de çok kızıyorum.
Fotoğrafa bakıyoruz: Atatürk'ün sol elinde kahve fincanı var... Sağ elinin iki parmağı arasındaki sigara ise fotoşopla uçurulmuş... Falakalık bir uygulama!
("Tarihi eser öyle mi restore edilir" diye ayağa kalkanlar, buna seslerini çıkarmıyor.)
Bir de cumhuriyet rejimine çuval muamelesi yapanlar var. Akıllarına ne geliyorsa içine atıyorlar.
Bir örnek: Cumhuriyet, "demokrasi ve çok seslilik" imiş... "Düşünce ve ifade özgürlüğü" imiş... "Basın hürriyeti" imiş... Metin böyle devam edip gidiyor.
Çoğu demokrasiye ait olan olumlu değerler, cumhuriyet çuvalına boca edilmiş.

Geleceği savunun, geleceği!

Bırakın sokaktaki vatandaşı, bu ülkenin aydın denilen kesimi bile cumhuriyet ile demokrasi ayrımını yapamaz durumda.
Yapamadıkları için de, diyelim ki AK Parti'yi eleştirmek istediklerinde geçmişe (Atatürk, Kurtuluş Savaşı, vs.) başvuruyorlar. Halbuki geleceği savunmaları gerekiyor ki o da demokrasiye sarılmakla olur. (Bir de bilime.)
Değişim sancıları çeken CHP, eğer şu ülkeye iyi gelecek bir ideolojik atılım yapmak istiyorsa, simgesi olan Altı Ok'tan mesela Devletçilik ilkesini çıkartıp yerine Demokrasi'yi koysun.
Biliyorum itiraz edecek, "Ülkeyi demokrasiye geçiren bizim partidir" diyecekler.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün, II.Dünya Savaşı'nın ardından Stalin'den korkup Batı ittifakına girmek amacıyla 1946'da yarım yamalak da olsa çok partili düzene geçtiği doğrudur.
Ancak 69 yıl önceki bu olay, günümüz gençlerine bir şey ifade etmiyor. Altı tane ilke saymışsın, hâlâ demokrasi diyemiyorsun.
O zaman demokrat olduğuna kim inanır?
Bir önerim daha var CHP'ye: Laikliği demokratikleştirmeleri gerekiyor. Laik devletin, Müslüman kitlelere de gerekli olduğunu anlatmak zorundalar.
Bu yazı da CHP'ye danışmanlık gibi oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA