Dünkü yazıya devam: Zülfü Livaneli gibi bir Kemalist'in... Mehmet Bekaroğlu gibi bir İslamcının... Dev-Sol geleneğinden gelen, DHKP-C sempatizanı Grup Yorum ile yan yana durmasını sağlayan temel ideolojik bağlar neler?
Grubun bir söyleşisinde bunun ipuçları vardı. "Bağımsız Türkiye" sloganı yüzünden Kürt cenahından gelen eleştirilere şöyle cevap veriyorlardı:
"Kürt halkının özgürlüğünü sağlamak için de, sınıfsal çelişkileri çözmek için de, her kesimden insanların çelişkilerini çözmek için de ilk koşul bağımsızlıktır (...) Emperyalizmle tüm bağları kesmeden başka adım atamazsınız. (...) Daha bu ilk aşamayı hayata geçirmeden, yedi aşama sonrasını hayata nasıl geçireceksin?"
Özetle... Önce sosyalist devrim yapıp iktidara oturacaklar... Ardından bağımsızlaşmak adına dünyayla ilişkileri kesecekler... Sonra inşallah sıra Kürt meselesine, kadınlara filan gelecek...
(Nasrettin Hoca hikâyesi gibi: Koyunlar geçecek. Tüyleri çalılara takılacak. Hoca o tüylerden kazak örecek. Pazarda satacak. Borcunu ödeyecek!)
Bu tip sosyalistler, aynı zamanda sıkı din düşmanıdır. Katı laikçi bir anlayışları vardır. Laiklik konusunda Kemalizm'i dahi yetersiz bulurlar.
Livaneli'nin o konserde olmasının ideolojik temeli işte bu bağlantılar: Ulusalcılık, laikçilik, tabii bir de AK Parti karşıtlığı...
Peki ya Sosyalist Devrim? Onun gerçekleşmeyeceğini biliyor Livaneli. Her dem garantiye oynayan bir insan, Boğaz manzaralı villasını kaybetme riskine girer mi hiç?
Mehmet Bekaroğlu ise ideolojiden ziyade siyasi hırsının pusulasını takip ediyor epeydir: AK Parti karşıtı olsun da, kim olursa olsun çizgisinde.
Ama tabii kendilerine sorarsanız, konserde bulunma sebebi olarak 'Ölüm oruçları' ve Aralık 2000'deki hunharlık ötesi 'Hayata Dönüş Operasyonu' gibi insani gerekçeleri öne süreceklerdir.