Darbeye yardım ve yataklık etmiş olan medyacılar tedirgin: "Acaba Çevik Bir ve şürekâsı gibi bizi de mahkemeye çıkarırlar mı?" Hepsi olmasa da bir kısmı, suçun tamamını askerlere yükleme telaşında. "Asker bizi kullandı" diyorlar.
Halbuki medya sektöründe çalışan herkes şunu bilir: Eğer baskı altındaysan; askerin istediği haberi gazeteye (ya da TV'ye) şöyle yalapşap biçimde koyup geçersin...
Yok eğer haberi ballandırıyorsan... Yani gazetede etkisini artıracak biçimde başlıklar, spotlar, fotoğraflar, karikatürler, illüstrasyonlar... TV'de ise videolar, sesler, müzikler, vurgulamalar kullanıyorsan... Bu senin o haberi zevkle, şevkle, iştahla yayınladığını gösterir.
Tüm gazeteciler, televizyoncular, reklamcılar, propaganda ve PR uzmanları bunu bilir.
Olayın özü şudur: Türkiye'nin en büyük medya patronu, elindeki medya organlarıyla, dönemin hükümetine karşı mücadele ettiğini iftiharla söylediğine göre...
Askerin baskısıyla ya da asker kaynaklı psikolojik propaganda ile yapılmadı o işler... İstanbul büyük sermayesinin sesi olan medya patronları ve yayın yönetmenleri, zaten Refahyol'un düşürülmesini istiyordu.
Yani medyacıları bir kullanan varsa askerden önce, patronlar ve yayın yönetmenleridir.
"Patronum ve yayın yönetmenim beni kullandı... Ben de zaten Refahyol'dan hoşlanmadığım için kendimi kullandırdım" diyemedikleri için... "Bizi asker kullandı" diyorlar.