Bugünlerde en çok tartışılan sorulardan biri şu: "Vesayet Rejimi sona erdi mi, ermedi mi?"
Toplumsal ve siyasal süreçlere, başlangıç ve bitiş tarihleri koymak zordur. Biz ancak hukuki bir konuda bunu yapabiliriz.
Hiç kuşku yok: Atanmış askerlerin, seçilmişlerin iktidarına ortak olup önemli konularda son sözü söylediği Vesayet Rejimi ciddi bir erozyona uğradı.
Ancak bir bitişten söz edebilmemiz için bu durumun hukuken de tescil edilmesi gerekir. Yani Anayasa ve yasalarda yapılacak değişikliklerle Vesayet Rejiminin bittiği apaçık gösterilmeli.
Bu türden değişiklikler yapıldı mı?
Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı mı? Hayır!
Darbelere gerekçe oluşturan ünlü 35'inci madde yeniden yazıldı mı? Hayır!
Yargı sistemini iki başlı hale getiren askeri yargı mekanizması, demokratik hukuk devleti normlarına uyduruldu mu? Hayır!
O halde pratik etkisi azalsa da... Hukuksal açıdan Vesayet Rejimi aynen devam ediyor.
Bugün AK Parti yüzde 50 oy aldığı için askerler bir adım geri atıp durdu. Askerlerin ciddi bir bölümü fırtınanın geçmesini bekliyor. "Devran dönecek, YAŞ masasında GK Başkanımız, yine Başbakan ile yan yana oturacak" diyorlar.
Gerçekten de gün gelecek, AKP iktidardan inecek. Hükümeti başka bir parti kuracak.
Peki, o zaman ne olacak?
Süheyl Batumlu, Emine Ülker Tarhanlı, Nur Serterli muhayyel bir CHP iktidarı döneminde, askerin biti kanlanmayacak mı?
Vesayet Rejiminin gerçekten bitip bitmediğini bize müstakbel Anayasa gösterecek.