Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Çürük elmalar ayıklanmadan, yargı tarafsız olabilir mi?

Okurlarımız bilir: 2007 sonbaharında hazırlanan ve kamuoyunda 'Lahika-1' olarak bilinen Eylem Planı'nı ben çok önemserim.
Çünkü Lahika, toplumu askeriyenin otoriter zihniyetine göre, yeniden şekillendirmeyi amaçlayan olağanüstü kapsamlı bir plandır.
Bu planın temel noktaları Haziran 2008'de ortaya çıkmıştı. Neydi bunlar? Hatırlayalım:
1) Yargıçlar ordu çizgisine çekilecek.
2) Gazeteciler kullanılacak.
3) TSK'ya muhalif olan kişi ve kesimler yıpratılacak, vs.

***
Şimdi bu planın ayrıntılarını öğreniyoruz:
* Örneğin sonucu önceden belli anket çalışması yaptırmayı düşünmüşler. Anketin değerlendirme bölümü bile yazılmış:
"Türk toplumunun en çok güvendiği kurum yüzde 93 ile yine TSK çıktı... Hükümete olan güven ise yüzde 45..."
* Bir başka anket sonucu da şöyle olacakmış: "Türban takan kadın sayısı son beş yılda yüzde 10 arttı."
Ayrıca anketin danışmanlarını da belirlemişler: "Emre Kongar, Orhan Türkdoğan, İlber Ortaylı, Bekir Coşkun ve Ece Temelkuran."
Yukarıda adı geçenler, "Böyle bir teklif gelmedi, gelseydi zaten reddederdim" diyecektir.
Ancak ilginç olan nokta, psikolojik operasyona hazırlananların, bu kişileri yanaşılır, destek alınabilir, faydalanılabilir görmesidir.
Dönemin GK Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt bu eylem planı hakkında, 'Hazırlandı ama uygulanmadı' demişti.
Ben bu konuda kuşkuluyum:
Örneğin yine 2007 sonbaharında koparılan 'mahalle baskısı' yaygarasını hatırlayın. Gayet başarılı bir kampanyaydı.
'Ilımlı İslam', 'Türkiye, Malezya olur mu?', 'AKP'nin gizli ajandası var' gibi artık buharlaşmış tartışmalar da aynı Lahika uzantılı medya operasyonunun parçasıydı.
(Bu hayali tartışmalarda kimler öncülük etti? Bir düşünün bakalım.)

***
'Lahika'daki en kritik nokta hangisiydi?
Hiç kuşkusuz, 'yargıçları ordu çizgisine çekme' çabasıydı. Planın bu bölümünü henüz ayrıntılı olarak öğrenemedik.
Bugün, yarın ortaya çıkacaktır. O açıdan baktığımızda acaba neler göreceğiz?
Örneğin bugünlerde 'Yargı mensuplarının telefonu dinleniyor' diye bir yaygara koparılıyor. Olay şu:
* Dinlemeleri, izlemeleri, fişlemeleri askeriye yaptığında susanlar...
* Bazı Ergenekon sanıklarının yargısal tezgâhlarına sesini çıkarmayanlar...
* Kimi adliyecilerin, fotoğraflarla kanıtlanmış darbeci dostluklarını görmezden gelenler...
* Tamamen yasadışı olan eylem planlarına tepki göstermeyenler...
Evet, bunlar şimdi, gazetelere kocaman ilanlar vererek kaygılarını dile getiriyor.
Peki, o adliyeciler, kanunsuz biçimde mi dinlenmiş? Hayır! Yargıçlardan izin alınarak yapılmış dinleme ve izleme.
Eğer burası hukuk devletiyse... Yani kanunlar herkes için geçerliyse... Ve suçluları yakalamak için dinleme yapılmasına yasalar izin veriyorsa... Gerekli prosedüre uyularak yapılmış dinleme ve izlemenin nesi yanlış?
'Yargıç ve savcı izlenmez ve dinlenmez' diye bir yasa mı var?
Darbecilerle 'hemhal' olan adliyecileri izlemenin nesi yargı bağımsızlığına aykırıymış?
Tam tersi: Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak için, 'Lahika çizgisinde hareket eden' çürük elmaların saptanması ve ayıklanması gerekmez mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA