CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli büyükelçi Onur Öymen'in, 1937-38 yıllarında Dersim'de (Tunceli) yaşananları değerlendirme biçimi, Kemalizm adını verdiğimiz otoriter devlet ideolojisinin 'aslında' ne olduğunu sanırım herkese göstermiştir.
Bu konuyu irdelemeden önce, gelin olayı baştan alalım. Ne demişti Öymen?
Geçenlerde yaptığı konuşmada, önce demokratik açılımın gerekçesi olarak, 'Analar ağlamasın' denildiğini hatırlattı. Ardından da şu sözleri sarf etti:
"Bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı'nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp 'bu savaşı bitirelim' demedi.
Kurtuluş Savaşı'nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs'ta analar ağlamadı mı? Kimse 'analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım' dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok."
Onur Öymen daha sonra da bu sözlerinde ısrar etti, "Yanlış anlaşıldım" filan diyerek geri adım atmadı.
***
Bu sözlerde sürüyle arızalı yön var:
1) "Tarih boyunca çok şehit verdik". Öymen, bunu sanki mağdur edilmişiz, kendimizi savunmuşuz gibi sunuyor... Valla sen buralardan kalkıp Viyana'lara kadar gidersen, elbette çok şehit verirsin. Hem giderken verirsin, hem dönerken.
2) Çanakkale'deki şehit sayısı 60 bindir. (Benim değil, Genelkurmay'ın rakamı.)
3) Çanakkale büyük bir dünya savaşının parçasıdır. Kurtuluş Savaşı, Türk/Müslüman Anadolu'nun, özellikle Yunanistan işgali karşısında var olma mücadelesidir. Kıbrıs deseniz, etnik katliama karşı müdahaledir.
Bu örneklerin hepsinde düşman devletler vardır. Halbuki biz burada iç meselemizi konuşuyoruz.
Şeyh Sait, Dersim ve PKK isyanlarında ortak olan şudur: Ölen de bizim vatandaşımız, öldüren de...
Demek ki ortada "çözülmesi gereken" bir toplumsal-siyasi mesele var.
4) Hükümetin terörle mücadeleye cesareti olmamasına gelince: Artık bu kadar da saçmalanır mı yahu?
Tayyip Erdoğan, Mart 2003'ten bu yana Başbakanlık koltuğunda oturuyor. Bu süre içinde sürüyle iç ve dış operasyon yapıldı.
Kaldı ki olayın cesaretle bir ilgisi yok. Çünkü pratikte mücadeleyi zaten Silahlı Kuvvetler yürütüyor.
Sorunun silahla çözülemediği 25 yılın sonunda apaçık görünmüş. Artık siyasi çözüme geçiliyor. Olay bundan ibaret...
***
Dönelim Kemalizm meselesine:
Onur Öymen, Dersim'de yapılanları olumlayınca, Aleviler onu Hitler'e benzetti.
Haksız değiller. Çünkü Dersim'de, mağaralara sığınan kadın, yaşlı ve çocuklar, zehirli gazla yok edilmişlerdir. Bu bir insanlık suçudur.
(O dönemin şahidi, eski dışişleri bakanlarında İhsan Sabri Çağlayangil "fareler gibi" tabirini kullanıyor.)
Bazılarının sandığının aksine, Onur Öymen burada gaf yapmıyor. Dili sürçmüyor.
Tam da Kemalizm'in halka ve sorunlara bakışını özetliyor: "Sus ve itaat et. Aksi halde seni yok ederim."
Özetle: Bir devlet ideolojisi olarak Kemalizm'e işte bu yüzden karşıyım.
Eğer Kemalist isen, dün Dersim'i, bugün de yargısız infazları çözüm olarak görüyorsun demektir.
Bilinçli Kemalistler bu bağlantının farkındadır.Tabii bir de Kemalizm'i 'Atatürk'ü sevmek' zanneden Etrak-ı Biidrak var ki geçiniz...