Açılım sürecinin gazetecilerle ve Polis Akademisi'nde başlatılması... Kandil'den inen militanların üzerinde dağ kıyafetlerinin olması... 10 Kasım rahatsızlığı... Laf atan muhalefetin gazına gelen Başbakan...
Bu tip olaylar, 25 yıldır süren iç savaşın sona ermesini isteyenleri korkutuyor. Celallenmiş muhalefetin eline koz verilmesini istemiyorlar.
Ancak iki noktada yanılıyorlar:
1) Açılım karşıtları öyle bir fikri ve duygusal gerginlik içinde ki barış için ne yapılırsa yapılsın; kabahat, suç ve ihanet olarak görüyorlar.
Açılımcılar ağızlarıyla kuş tutsa, fark etmez. Yapsalar da muhalefet köpürecek, yapmasalar da.
CHP ile MHP çoktan şirazeden çıktı. Kendilerine ters gelen en küçük bir şey olduğunda Genelkurmay Başkanı'na da demediklerini bırakmıyorlar.
Dolayısıyla, 'şu yapılmasaydı da, bu yapılsaydı' diye yazıklanmaya gerek yok. Onlar her halükârda bağıracak.

2) En önemlisi şunu kavramak: Açılım çok daha büyük, çok daha kapsamlı bir sürecin parçası.
Yani Meclis'te tartışılanın, önemli bir iç sorunumuzdan ibaret olduğunu sananlar yanılıyor.
Biz aslında küresel bir meseleyi tartışıyoruz: Amaç, dünya ekonomisinin düzgün işleyebilmesi için, Ortadoğu'nun bu bölgesinde güvenliği sağlamak.
Bunun için de Türkiye Kürtlerini memnun edecek ve PKK militanlarını dağdan indirecek ne gerekiyorsa yapılacak.
Ama unutmayalım: Siyaset uzun vadede ekonominin hizmetinedir. Ama kısa vadelerde başına buyruk işler yapabilir.
Yani engel çıkar mı?

Çıkar! Çıkıyor da zaten. Ama engel Ankara'da değil, Washington'da.
Başkan Obama'nın 'Ortadoğu barış projesi' bazı çıkar gruplarının nasırına basıyor.
Bunlardan biri silah tüccarları...ABD'nin cumhuriyetçileri onlar adına bastırıyor.
Sonra Washington'daki İsrail lobisi var. Var güçleriyle Obama'yı engellemeye çalışıyorlar.
Her zaman iktidardan yana olan dünya medya devi Robert Murdoch, Obama yönetimiyle didişiyor.
Bu büyük saflaşmada, Obama tarafı geleceği temsil ediyor. Karşı cephe ise statükoyu korumaya çalışıyor.
CHP ile MHP, karşı cephede yer alıyor.
Deniz Baykal ile Devlet Bahçeli kendi özgür iradeleriyle bağımsız parti politikalarını dile getirdiklerini sanıyor ama aslında savaşın devamını isteyen silah tüccarları ile aynı mevzideler.
***
DTP Başkanı Ahmet Türk'ün bile olup biteni anladığından kuşkuluyum.
Baksanıza, geçen günkü Açılım tartışmaları sırasında, kapitalizmi kötülüyor ve 'ABD gölge etmesin, yeter' diyordu.
Türkiye'deki hâkim ekonomik düzen kapitalizmken ve piyasa mekanizmaları ülkeyi geliştirirken...
Kürt/PKK sorununun barış içinde çözülmesini ABD yönetimi hararetle teşvik ederken...
Başkan Obama'yla el sıkışmış bir Ahmet Türk'ün ettiği o lafların akılcı bir yanı var mı?
ABD olmasa, Türkiye'nin statükocuları, Ergenekoncular, Kemalistler ve Doğan Medyası el ele verip, Başbakan Erdoğan'ın üstüne öyle bir çullanır ki ortada Açılım maçılım kalmaz.
Eğer bu sorunun çözülmesini gerçekten istiyorsa, Ahmet Türk yatsın kalksın, kapitalizme ve ABD'ye dua etsin.
Dizginlenmemiş bir Kemalizm'in, Dersim'de ya da Diyarbakır Cezaevi'nde neler yaptığını o bizden iyi bilir.