Geçen gün, Mimarlık Kongresi'nde dağıtılan İstanbul Rehberi'ni ele almış ve bir bardak suda fırtına koparıldığını, orada yazılanların kaba hatlarıyla doğru olduğu söylemiştim ya... Van Gölü'ndeki ünlü Akdamar Adası'nı ve 10'uncu yüzyılda inşa edilmiş tarihi kiliseyi gezerken işadamı Besim Tibuk aradı.
Her zamanki gibi heyecanlı ve kızgındı: "Yaygara koparanlar kendi tarihlerini bilmiyor" dedi, "Osmanlı'nın ahırları dahi zevkle, estetik kaygılarla inşa edilmişti. Sadece İstanbul'daki iskelelere bakmak bile farkı ortaya koyar: Eskileri güzeldir, daha sonra yapılanlar ise çirkin."
Soralım: İdeolojik kavga yapacağım diye geçmişi çarpıtanların, tarihi eserleri kırıp dökenlerden ne farkı var?