Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Utandıran yavaşlık

Salı günü mimar Prof. Ahmet Vefik Alp ile Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ne (GYTE) gittik. Gezinin amacı Dünya Mimarlar Birliği'nin eski başkanı Georgi Stoilov ve birliğin eski başkan yardımcılarından, Uluslararası Mimarlık Akademisi'nin başkanı Moshe Zarhy gibi ustalara Alp'in buradaki tasarımlarını göstermekti.
Gezi sırasında utandım ve üzüldüm.
Nedenini anlatayım.
Yüksek teknoloji enstitüleri ekonomik aktörlerle birlikte çalışır. Şirketler bu enstitüleri destekler ve karşılığında ileri teknolojinin nimetlerinden yararlanır. Benzeri bir amaçla kurulan GYTE bundan 11 yıl önce geçici Çayırova yerleşkesinde (kampusunda) faaliyete geçti.
Ama hâlâ aynı yerde!
Biz o geçici yerleşkeye değil, enstitünün asıl kurulacağı bölgeye (Muallimköy) gittik. Buranın temeli 1995'te atılmıştı.
Ve acı gerçekle karşılaştık: Projenin ancak yüzde 5'i (belki daha da azı) tamamlanabilmişti!
Hayal edin: Gebze gibi sanayinin yoğun olduğu bir bölge... Geniş bir arazi... Sırtınızı denize verdiğinizde sağdaki tepede eğitim binaları ve laboratuvarlar olacak... Soldaki tepede akademisyenlerin ve öğrencilerin yararlanacağı, lojmanından alışveriş merkezine, spor alanlarından kreşine sosyal yaşam üniteleri bulunacak... Bu iki tepenin ortasından akan dere bir bentle engellenip göl oluşturacak... Artan su, küçük bir stadyumun altından akacak, yeni bir göl daha oluşturduktan sonra denize kavuşacak... İstanbul-Ankara demiryolu bu yerleşkenin hemen önünden geçiyor... Deniz kıyısı için marina ve plaj tasarlanmış...
Bölgeye ilişkin başka planlar da var: Yerleşkenin arka tarafından İstanbul-Ankara otoyolu geçiyor... Otoyol bir yerden ayrılıp, asma köprüyle karşı kıyıya ulaşıyor; gaza bastın mı ver elini Bursa, oradan da İzmir... Sağ tarafa ise kocaman bir liman düşünülmüş... Bu limana gelen gemiler robot vinçler ve taşıyıcılarla boşaltılacak ya da yüklenecek...
Şahane değil mi?
Ancak dediğim gibi 10 koca yıl geçmiş, sadece iki bina faaliyete başlamış. Benimki gibi 'eğitimsiz' gözler dahi işçiliğin kötülüğünü fark edebiliyor. Rektörlük binası ise çevresinde otlar bitmiş beton yığınından ibaret...
Bu yavaşlık sürerse yerleşke tamamlandığında, mevcut iki bina ömürlerini doldurmuş olacak ve yıkılıp tekrar yapılmaları gerekecek.
İşte bütün bunları görünce içim ezildi. Canım sıkıldı. Utandım. Çünkü fikir harika, proje güzel ama parasızlık yüzünden bu hallerdeyiz!
Türkiye...
Bire iki veren 'köylüyü kalkındırma projeleri' yerine... Kıt kaynaklarını bire on, bire yirmi kazanacağı bu tip modern projelere aktarmalıdır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA