Japonca'da 'liman dalgası' anlamına gelen 'tsunami' niye dehşet yaratıyor? Şimdi diyeceksiniz ki: "Kardeşim apartman boyunda bir dalga müthiş bir hızla üstüne gelse, sen de bunun karşısında dehşet duyarsın."
Tabii öyle de... Bence burada en kritik nokta olayın 'ani baskın' biçiminde olması. Yani insanların hazırlıksız yakalanması. Büyük depremler de aynı dehşet duygusunu yaratıyor.
Mesela bir sel baskınıyla, bir 'tsunami'yi karşılaştıralım. Sel genellikle şöyle olur: Önce yağmur başlar... Giderek hızlanır... Sizin yaşadığınız bölge büyük olasılıkla daha önce de sele maruz kalmıştır... Sonra yavaş yavaş çevre suyla dolar... Derken bu sular yükselmeye başlar...
Tabii bazı durumlarda sel ötelerden gelir... Ancak bu da belli bir zaman dilimi içinde gerçekleşir. Önce az, sonra fazla; önce yavaş, sonra hızlı. Süre bir dakika da olabilir, yarım saat de. Ama neticede insanın durumu kavramaya vakti vardır.
Yaklaştıkça boyu uzuyor
Tsunami ise bambaşka... Taa ileride, okyanusun dibinde bir yerlerde deprem olur... Ya da volkanik bir patlama meydana gelir... Bazen bunu hissetmezsiniz bile... Bir çatlak oluşur... Böylece tonlarca ve tonlarca ve tonlarca su harekete geçer... Dalgalar halka halka çevreye yayılır... Ama ne yayılma!.. Hızları saatte yüzlerce kilometreyi bulur... Bu dalgaların yüksekliği fazla değildir.... Dalga boyu uzundur... Kıyıya doğru yaklaştıkça denizin derinliği azalır... Bu durumda dalga kendini toparlar... Yani boyu kısalır... Ama boyu kısaldıkça yüksekliği artar... İlerledikçe yükseklik daha da çoğalır... Dediğimiz gibi apartman boyuna ulaşır (Yukarıdaki çizime bakabilirsiniz).
Şimdi hayal edin... Kıyıda güneşleniyorsunuz... Hava sıcak, kumlar cayır cayır... Serinlemek için arada soğuk bir şeyler içiyorsunuz... Keyfiniz yerinde...
Derken bir yer sarsıntısı oluyor... Fazla önemsemiyorsunuz... Aradan bir süre geçiyor... Derken denizden tuhaf sesler geliyor... "Aaa, o da ne, sular çekiliyor!" Evet deniz sanki geri geri gitmektedir.... Çok tuhaf, çok çarpıcı bir görüntüdür bu... Mesela balıklar ortaya çıkan deniz tabanında çırpınmakta, can çekişmektedir... Kayalar, midyeler, yosunlar, yengeçler, geçen gün suya düşürülen cep telefonu... Sanki denizin midesi ortaya çıkmıştır...
Bu durum beş, on, hatta on beş dakika sürer... Kumsalda büyük bir kalabalık toplanır... Esnaf, polisler, yürüyüşe çıkanlar her şeyi bırakıp gelmiştir... Çocuklar can çekişen balıkları yakalamaya çalışmaktadır... Turistler bu çarpıcı görüntünün fotoğrafını çekmektedir...
Sonra bir gürültü kopar... Daha "Ne oluyor" demeye kalmadan, aniden, hatta 'durup dururken', nereden geldiği belli olmayan bir dalga olanca hızıyla güm diye üstünüze çullanır... Hemen ardından bir tane daha... Sonra bir daha!..
Depremde de aynısı söz konusu. Feleğiniz şaşar. Hayatınız allak bullak olur. İşte darbenin bu aniliği ve durdurulamazlığı ve korkunç gücü yaratır dehşet hissini.