Dün bir arkadaşım Deniz Kuvvetleri'nin eski komutanı, emekli oramiral İlhami Erdil'in mahkemedeki fotoğrafını gösterdi ve şöyle dedi: "Bu fotoğraf bir Japon gazetesinde çıksaydı komutan ne yapardı?" Yüzüne baktım: "Harakiri yapardı, dememi mi bekliyorsun?"
"Evet, aynen" dedi arkadaşım...
Eyvah! İşte bu olmadı. Bu bir linç zihniyetidir. Daha doğrusu 'fotoğrafın arabı' (negatifi) gibi, linç zihniyetinin negatifidir, öteki yüzüdür, bireye yansımasıdır.
Suçluluğu kanıtlanana dek, herkesin suçsuz olduğunu kabul etmemiz gerekir. Aksi halde neye, nasıl dayanacağız, güveneceğiz?
Kanaate göre yargılama olur mu? "Bence suçlu..." diye başlayan konuşmalar kahvede, ev sohbetlerinde yapılır. Olay resmileştiğinde kanunlar ve kanıtlar geçerlidir. Hemen bir örnek vereyim.
Yavuz Donat geçenlerde (12 Aralık) yazdı: Lockheed Skandalı dolayısıyla Hava Kuvvetleri'nin eski komutanı Orgeneral Emin Alpkaya apar topar emekliye sevk edilmiş. Ve başka sanıklarla birlikte mahkemeye çıkarılmıştı.
Peki sonra ne oldu?
Mahkeme Alpkaya'yı suçsuz buldu. Emekli edildiği ve yerine başka bir komutan atandığı için görevine dönemedi. Kırık bir biçimde yaşadı, sonra da vefat etti. Onunla birlikte yargılanan ve beraat eden diğer subaylar ise görevlerine dönmekle kalmadılar, terfi de aldılar, üst rütbelere doğru ilerlediler.
Buraya kadar her şey normaldi. Asıl tuhaf ve bir o kadar da önemli olan ise mahkemenin kararındaki şu cümleydi:
"Emekli Orgeneral Emin Alpkaya ve onunla birlikte yargılanan kurmay subayların beraatine... Onları mahkemeye gönderenler hakkında soruşturma açılmasına... karar verilmiştir."
Yani mahkeme Alpkaya'yı suçsuz bulmakla kalmamış... Daha da ileri giderek işin içinde bir bit yeniği bulmuştu. Tabii bu istek yerine getirilmedi, konu kapandı gitti.
O halde: Ne Vahşi Batı'daki gibi linç edelim... Ne de Japonya'daki gibi harakiri yapalım...
Adalet herkese gerekir.