Zaten zor olacak maç, sakatlar ile birlikte "mucize" sınıfına atladı. Beşiktaş'ın gruba beş gollü Sporting galibiyeti ile başlayan rakibine karşı bir şeyler yapabileceğine inanan sadece Sergen Yalçın'dı. Genç hoca maç öncesinde, "Hiçbir maç oynanmadan kazanılmaz" diyerek, direneceklerinin mesajını verdi. Yıldızlarını tedavide bırakan bir takım olarak, orijinal olarak sadece iki bek ve bir santrfor ile sahaya çıktılar. İlk düdükten itibaren de seyretmeye başladılar. Güçlerinin yetmemesi bir kenara, oyun bilgisi, alan paylaşımı veya rakibi rahatsız etme bölümlerinde de yetersiz kalıyorlardı. Beşiktaş ilk golü yediğinde, Ajax aslında skoru üç yapacak pozisyonları da elde etti.
Skor dengedeyken Batshuayi'nin direkten dönen şutu vardı. Gol olsa belki de ofsayt çizgisine takılacaktı. Ama bu diş gösterme Ajax'ı korkutmadığı gibi, sahadaki oyunculara da "yapabiliriz" duygusunu aşılayamadı. 2-0 biten ilk yarıda bir kedifare oyunu izledik.
Kenan Karaman'ın golü Fransız hakemin eyyamına takıldı. Maçın gidişatı değişir miydi, sanmıyorum. Ancak grup maçlarının ikili averaj detayı var. Neler olacağını bilmiyoruz. "Daha iyi ne yapılabilirdi?" sorusunun cevabı, bu maç ve kadro için yok. Tek tek baktığınızda Beşiktaş kadrosunun vadettiği böylesine çaresizlik değil aslında. Ama defansın merkezi yok. Orta sahanın merkezi yok. Kanatlar ilk oyuncuların değil. Yani; sahadaki takım Beşiktaş forması giyiyor sadece… Burada, çoğu arka adale sakatlığı olan eksiklerin nedeni doğru analiz edilmeli. Net bir idman yanlışı var çünkü. Bu maçın faturasında şanssızlık ötesinde bir madde daha olmalı.