Bazı tasavvufî ilkeleri hikâye ve efsaneler yardımıyla açıklamak üzere kaleme alınmış olup Attâr'ın ilk mesnevilerindendir. Bir rivayete göre Mevlânâ babası ile birlikte Nîşâbur'da Attâr'la görüştüğünde (Devletşah, s. 193) Attâr ona Esrarnâme'yi hediye etmiş, Mevlânâ da Mes̱nevî'sinde bu eserden geniş ölçüde faydalanmıştır. Tasavvuf ilkelerini "usûl" olarak adlandıran Attâr, yirmi altı bölümden oluşan eserinin her bölümünde usûlün birini (asl) açıklar. Tevhidle ilgili birinci bolümde insanın topraktan yaratılışı, Hz. Îsâ'nın ve diğer peygamberlerin doğuşu anlatılır. Ayrıca canlı cansız her şeyin iradesinin Allah'ın elinde bulunduğu, ibadetin âhiret yolunun azığı olduğu ifade edilir. Peygamberlerin methine ayrılan ikinci bölümde mi'rac olayı ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bölüm, şairin Hz. Peygamber'den şefaat dilemesiyle son bulur. Üçüncü bölümde ashabın faziletleri söz konusu edilir. Bundan sonraki bölümlerde tasavvufî meselelerden, bu yolun güçlüklerinden, dünyanın değersizliğinden, dünya ve âhiret mutluluğu için ilim, amel ve müşâhede*nin gerekliliğinden bahsedilir. Bunları insanın, cansız varlıkların ve bitkilerin gelişme devrelerinin anlatılması takip eder. Bütün bu bölümlerde doksan dokuz hikâye ve efsane yer alır. Attâr bu eserinde âyet ve hadislerin yanı sıra tıp ve astronomi terimlerine de yer vermiştir.
Dünya kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunan Esrârnâme (bk. Hânbâbâ, I, 299) iki defa basılmış (Tahran 1298, 1316 hş.), son olarak Sâdık Gevherîn tarafından Türkiye'deki yazmalarına dayanılarak yeniden yayımlanmıştır (Tahran 1338 hş./1959).
Esrârnâme'nin, XV. yüzyıl şairlerinden Ahmedî'ye ait olduğu kabul edilen Türkçe tercümesinin Akkoyunlular devrinde Tebriz'de yaşayan aynı adlı bir başka şair tarafından yapıldığı tesbit edilmiştir (bk. AHMEDÎ, Akkoyunlu).
Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi