Tıflî Ahmed Çelebi Kimdir, Tarihte Önemi Nedir?

Şeyhî Mehmed Efendi, Müstakimzâde, İsmâil Belîğ ve Hammer doğum yerini İstanbul olarak gösterir

Memleket hasretiyle yazdığı bazı şiirlerinden İstanbul'a sonradan geldiği anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi boyunun uzunluğundan dolayı ayrıca "Leylek Tıflî" lakabıyla anıldığını belirtir (Seyahatnâme, I, 671). Şiirleri ve meddahlığı ile döneminde sevilen bir kişi olduğu zikredilmektedir (Akbulut, s. 9). Her ne kadar tezkirelerde şairliği övülüyorsa da kendisi daha ziyade meddah ve nedim diye şöhret bulmuştur.

Tıflî keskin zekâsı sayesinde kısa sürede IV. Murad'ın hizmetine girerek onun meddahı ve nedimi oldu. Şairin IV. Murad'ın meclislerinde Şehnâme'yi okumasının yanı sıra mizahî kıssalar yazdığı da bilinmektedir. Ayrıca sülüs, nesih, ta'lik ve hurde ta'likte mâhir bir hattattı; padişah ve devlet ricâli için birçok kitap istinsah ettiği kaydedilmektedir. Gümrük ve evkaftaki vazifelerinden elde ettiği gelirle rahat bir ömür sürdüğü, serbest ve rindâne bir hayat geçirdiği belirtilmektedir. Buna rağmen devlet işlerinin kötü gidişini yer yer şiirlerine aksettirdi ve siyasî otoritenin bunlara kayıtsız kaldığını vurgulamaktan çekinmedi. Abdülbaki Gölpınarlı, Tıflî'nin Melâmiyye-i Bayrâmiyye'ye mensup, İdrîs-i Muhtefî'ye bağlı ve Sarı Abdullah Efendi'nin sohbet arkadaşı olduğunu belirtmektedir (Melâmîlik ve Melâmîler, s. 132). Şairin ölüm tarihi hakkında çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Safâyî, Nâil Tuman ve Hammer vefat yılını 1074 (1663-64) olarak gösterirken Müstakimzâde ve Şeyhî onun 1071'de (1660-61) öldüğünü söyler. Ancak akrabasından Nazmî Mehmed Efendi ve Nâilî'nin ölümüne düşürdükleri, "Dedim gehvâre-i cennette Tıflî'ye makām eyle" ve "Gehvâre-i râhat ola Tıflî'ye lahd" mısraları ile divanının The British Library nüshasında kayıtlı (Or., nr. 7214, vr. 79b) tarihler Tıflî'nin vefat tarihinin 1070 (1660) olduğunu ortaya koymaktadır (Çınar, s. 25). Süleyman Fâik Efendi'nin Mecmûa'sına göre (vr. 61b) evi Kocamustafapaşa'da bulunan şairin mezarı Silivrikapı dışında Hazret-i Bâlî civarındadır.

Safâyî, Tıflî'nin şiirlerini belâgat ve fesahat bakımından övgüye lâyık bulurken Rızâ ve Güftî onun "tâzegû" olduğunu söyler. Kendisinden bahseden diğer kaynaklarda da yüksek mertebede şiir yazdığı, hissiyatında incelik ve edasında metanet bulunduğu belirtilir (Akbulut, s. 10). Şeyhî Mehmed Efendi, Vekāyiu'l-fuzalâ'sında herkesin bildiği hikâyeleri Tıflî'nin farklı bir üslûpla anlattığını kaydeder. Şiirlerine nazîre yazan Nedîm, Tıflî'yi etrafındaki şairlerden ayıran özellikleri sebebiyle övgüyle anar (Nedim Divanı, s. 303-304). Şiirlerindeki orijinal imajlara ve yer yer görülen sebk-i Hindî tesirine rağmen üslûbu akıcı ve sadedir (Çınar, s. 36). Fehîm-i Kadîm, Bâkî ve Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi'den etkilendiği bilinen şair pazar geceleri beraberce Şehnâme okudukları Nef'î, Cevrî İbrâhim Çelebi, Arzî, Nedîm ve Uzletî gibi şairlere tesir etmiştir. Meddahlığı şairliğini gölgede bıraktığından divan şairleri arasında hak ettiği yeri alamamışsa da Türk meddahları içinde büyük bir üne sahip olmuştur. M. Fuad Köprülü onu Osmanlı meddahlarının en meşhuru saymak gerektiğini kaydeder. Kime ait olduğu tam bilinmeyen "Sansar Mustafa, Hançerli Hanım, Letâifnâme, Kanlı Bektaş" vb. hikâyeler ona atfedilir. Birçok edebî gelenekten etkilenen Tıflî'nin hikâyeleri zamanla gelişerek kendine özgü türler oluşturmuştur (Sayers, bk. bibl.).

Eserleri. 1. Divan. Türkiye'de ve yurt dışındaki kütüphanelerde on dört nüshası tesbit edilen divanda bir mesnevi (Sâkīnâme), yirmi sekiz kaside, bir terkibibend, bir müseddes, 197 gazel, dört rubâî, üç kıta, altı müfred, yedi tarih manzumesi bulunmaktadır. Köprülü, British Museum nüshasının sadece gazeliyyâtı ihtiva ettiğini belirtirse de (İA, XII/1, s. 234) bu doğru değildir. Süleymaniye Kütüphanesi'nde bir nüshası olan (Hacı Mahmud Efendi, nr. 3518) divan üzerine bir bitirme (Kâşif Yılmaz, 1983, Atatürk Üniversitesi), iki yüksek lisans (Berrin Uyar Akalın, 1991, Hacettepe Üniversitesi; Vildan Özdingiş, 1991, SÜ) ve bir doktora (Bekir Çınar, 2000, Fırat Üniversitesi) tezi hazırlanmıştır.

2. Sâkīnâme. Divanın bazı nüshalarında yer alan (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 3518) 241 beyitlik bir manzume olup mesnevi nazım şekliyle ve aruzun "mef'ûlü mefâilün feûlün" kalıbıyla yazılmıştır. Şairin Melâmîlik'le olan bağının ve tarikat silsilesinin kaydedilmesi bakımından dikkat çekici olan bu eseri Ayıntablı Aynî, Tıflî'nin şairliğinin ispatı şeklinde görür. Bekir Çınar bu eser üzerine bir makale yayımlamıştır (Türklük Bilimi Araştırmaları, sy. 12 [Niğde 2002], s. 111-153).

Bazı kaynaklarda, Eski Zağralı Tarzî'nin yazdığı 184 beyitlik hicviye tarzındaki Vasiyyetnâme (Nuruosmaniye Ktp., nr. 4967/1, vr. 61-66) Tıflî'ye atfedilir. Flügel, Katalog'unda Tıflî'nin birçok şiirinin yer aldığını belirtir (I, 721). Millet Kütüphanesi'ndeki bir mecmuada da (nr. 624) Tıflî'nin şiirleri bulunmaktadır (Çınar, s. 55). David Selim Sayers, Tıflî'nin hikâyeleri üzerine bir yüksek lisans çalışması yapmıştır.

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA