Vücudumuzun en geniş organı, aynı zamanda da en kıymetli giysimiz olan cildimiz , tüm organlar için koruyucu bir kalkan görevi görüyor ve haliyle dış ortamdan da çok etkileniyor. Mevsimsel olarak yazın güneşten, sıcaktan, kışın da rüzgârdan, soğuktan en çok etkilenen organımız cildimiz..
Bahar olup havalar ısınmaya, etraf çiçeklenmeye başladığında, doğa gibi insanoğlunun içinde de bir kıpırtı başlıyor. Yazın enerjimiz en üst seviyeye ulaşıyor ve kendimize, vücudumuza, cildimize bakmak ve güzelleştirme yolunda girişimlere bulunmak için de motivasyonumuz artıyor. Peki ya sonbahar ve kış? Havalar soğuyup güneşin ,denizin olumsuz etkisi ortadan kalkınca bizler de yüzümüze, saçımıza ve vücudumuza daha az bakıyoruz sanki… Kalın giysilerin altına kamufle edebileceğimiz bir mini göbekten çekinmiyor, "Nasılsa yaza, bikinilere, crob lara daha çok var" diye düşünüp görüntümüzü 2.plana atma eğiliminde olabiliyoruz. Kış'ı ve soğuğu seven bir kısım azınlık hariç havalar soğuk, puslu ve kapalı olduğunda bizler de deprese hissedip kabuğumuza çekilip yüz ve vücut bakımımızı erteliyoruz. Oysa kış, yenilenme ve güzelliğimiz için bir küllerinden doğuş süreci olarak değerlendirilmeli…Yakıcı Güneş yokken de cildimizi gün ışığından korumanın gerekliliği bir yana, soğuk havanın, rüzgârın cildimizdeki kurutucu ve hasar verici etkisine karşı yüzümüzü, ellerimizi bol bol nemlendirmeli ve hem günlük rutin bakımımızı hem de aylık profesyonel bakımlarımızı da ihmal etmemeliyiz.
Ayrıca güneşin etkisinin az olduğu bu kış günlerini bir bakıma avantaja dönüştürerek, yüzümüze uygulandığında güneşten sakınmak gereken uygulamaları da rahatlıkla yapabiliriz. Lazer, Fraksiyonel lazer, prp, kök hücre gibi cilt yenileyici işlemler için kış en iyi mevsim. Ayrıca dermaroller gibi etkisini ciltte mini travmalar oluşturarak gösteren ve böylece yenilenmeyi aktive eden uygulamaların da yazın güneşin etkisiyle lekelenmeye yatkın sonuçlar doğurabildiğinden kış günlerinde yapılması mühim…
Tüm bunları düşündüğümüzde kış, bir boşverme ve bırakma mevsimi değil; Tıpkı kozasından çıkmaya hazırlanan bir kelebeğin döngüsü gibi yenilenme, toparlanma, yeniden doğma zamanı…O zaman kışın bu en güzel zamanında , Yeni Yılın da yepyeni planlarla geldiği bu günlerde kalkıp bir toparlanalım. Hep Pazartesi'ye ertelediğimiz diyete hemen bu yazıyı okuduğumuz gibi ilk adımı atalım. Egzersizlerimizi ihmal etmemek adına hiç bir şey değilse tempolu günlük yürüyüşlerimizi yapalım…Cildimiz için koşullarımız elverdiğince bir bakım programı ve hep hayal ettiğimiz yenilenme için harekete geçelim…Bir yaş daha almanın bize kattığı olgunluğun tadını çıkartıp, Yeni Yılda yapılacaklar listemizi bugünden tezi yok uygulamaya geçelim…
Kışı kutlayalım; Kış uykusuna değil, gözlerimizi kapatıp gerçekleşmesini dilediğiniz hayallere uyuyup uyanalım. Kelebeklerin, canlılar aleminde insandan başka hayal kurabilen tek canlılar olduğunu ve sadece hayal kurabilen tırtılların kozadan kelebek olarak çıkabildiğini hatırlatıp, 2022 de bol bol hayal kurmanızı ve Yeni Yılın Hayal ettiğiniz tüm güzelliklere kavuşacağınız, sağlıklı ve iç huzuru dolu bir yıl olmasını diliyorum
