Deprem felaketiyle ilgili haberleri, olayları tekrar tekrar anlatma ihtiyacı hissediyorsanız, bilinçaltınız hâlâ olayın etkisi altında demektir. Peki neden böyle ve bu durumu değiştirmek için ne yapmak gerek?
Yaşadıklarınız veya izledikleriniz gözünüzün önünden gitmiyorsa, tekrar deprem olacakmış gibi hissediyor ve korku duyuyorsanız, kendinizi yaptığınız işe vermekte ya da karar almakta zorlanıyorsanız, olan bitenlere inanmakta güçlük çekiyorsanız, bilinçaltınızın koruma modu "beta frekansı"nın etkisinde kalmış olabilirsiniz.
Deprem gibi yaşamı tehdit eden beklenmedik olaylar karşısında insan beyni anında iki tür tepki verir: Bunlardan ilki tehlikenin değerlendirmesini yapmak, ikincisi ise tehditten korunmaktır. Tehdit, "savaş ya da kaç" yanıtı yaratır. Yani beta frekansında olursunuz.
Başka konular düşünmez, devamlı aynı olayda takılı kalıp aynı duygusal tepkileri ürettiğimizde beynimizde yeni bağlantılar oluşmaz ve bedenimiz tehlikede olduğunu düşünüp kortizol salgılayarak beta frekansına uyumlanır. Bağışıklık sistemimiz düşer, ruhsal ve fiziksel hastalıklara yakalanmaya açık hale geliriz.
AYNI DÜŞÜNCELER AYNI DUYGULARA YOL AÇAR
Düşüncelerimiz aslında yaşadığımız şeylerin de var oluş sebebidir. O nedenle düşüncelerimizi dikkate alarak kaçırdığımız noktanın ne olduğunu öğrenmeliyiz. Beynimiz geçmişi ya da geleceği düşündüğümüzde çalışmaya başlar. İletişim kurduğumuz insanları, yaşadığımız bazı anları, nesneleri hatırladıkça düşünmeye başlarız.
Bir gün içinde zihnimizden geçen düşüncelerin yüzde 90'ı bir önceki gün zihnimizden geçen düşüncelerin neredeyse aynısıdır. Oysa sürekli aynı şeyleri düşünmek, aynı seçimleri yapmamıza, aynı davranışları sergilememize ve devamlı aynı duyguları hissetmemize yol açar. Bu döngü, bedenimizin ve biyolojimizin de aynı kalmasına zemin hazırlar.
İnsan, bilinç düzeyinde kullanabildiği diğer yüzde 10'luk bölümle değişmeye karar verebilir. Ancak ne kadar pozitif tutuma, cesarete ya da inanca sahip olursa olsun, beyni geçmiş deneyimlere göre şekillenir. O nedenle istediği değişimleri bilinç düzeyinde çalışarak gerçekleştirmesine yaşadığı travma engel olabilir.
DUYGULARINIZI OLDUĞU GİBİ KABUL EDİN
Depremden doğrudan etkilenmeyen, ancak duygusal olarak bir belirsizlik hisseden kişilerin, devamlı "Benim de başıma gelirse ne yaparım?" diye düşünmek yerine yaşamı yeniden anlamlandırması ve yaşamsal sorumluluklarına devam etmesi doğru olur.
Duyguları değiştirmeye çalışmak, yalnızca daha fazla derinleşmelerine yol açar. Yapılması gereken, duyguları olduğu gibi kabul etmek (arugamama) ve yapılması zorunlu ne varsa, duygulara rağmen yapmaktır. Bu, duyguların da zamanla değişmesine yardımcı olur.
Örneğin; çekingenliğe rağmen topluluk önünde sunum yapmak, birkaç seferden sonra bu duygunun aşılmasını sağlayacaktır.
YIKINTILARIN GÖRÜNTÜLERİNİ PAYLAŞMAYIN
Bir insanın dışarıdan alabileceği hiçbir şey yoktur; dünyamız tüm olaylarıyla birlikte, bizim düşüncelerimizle yaratılır. En yıkıcı düşünceler de yaratma gücü taşırlar. Bizler olumsuzluğun da yaratıcılarıyız. Kendi yarattığımız dünyaya tepki vermek yerine, olayların sıcak izlerini sürmeyi, bunları üreten 'ben'lik durumlarına geri dönerek, onları etkisiz hale getirip ortadan kaldırmayı bilmeliyiz.
İnsanların öldüğü, zedelendiği, ağladığı, yaralandığı, feryat ettiği yıkıntıların görüntülerini paylaşmayın. Hem felaketten etkilenen insanların haklarını ihlal etmiş olursunuz hem de izleyenler için yalnızca travma oluşturursunuz. Nefret söylemleri ve kışkırtıcı içeriklerden de lütfen uzak durun.