Zihnimiz 1 günde sayısız düşünce üreten verimli bir düşünce fabrikasıdır ve bilinçaltıyla kendini yöneten insanlar, "kurban psikolojisi" ile yaşamaktadır. Bilinçaltından yayın yapan bir kişiye örnek verdiğimizde; "Seni seviyorum" diyen bir insana "Sana güvenmiyorum" diye cevap vermiş olacaktır. "Ben yalnızım, ben zaten her şeyi tek başıma çözüyorum" gibi bir düşünceyle dışarıyı ya da kendilerini suçlayan, bilinçaltının iktidar olduğu insanlarda olumsuzluklar daha çok yaşanır. Devamlı kaygıdadırlar ve enerji beden titreşimleri düşük olduğu için hastalıklara yakalanma riskleri de bir o kadar fazladır.
KARDEŞİM SEN DÜŞÜNCEDEN İBARETSİN GERİYE KALAN ET VE KEMİKSİN GÜL DÜŞÜNÜRSEN GÜLİSTAN DİKEN DÜŞÜNÜRSEN DİKENLİK OLURSUN
Birçok insan, düşüncelerinde bir frekans olduğunu anlayamıyor. Düşünceler, manyetik sinyaller yayar. Ve bu sinyaller, ait oldukları düşüncelerin benzerlerini kişiye doğru çeker. Çoğumuz, gerçekleşmesini istemediğimiz şeyler düşünür ve bunların neden defalarca başımıza geldiğini merak ederiz.
Biz ne kadar çok düşünürsek, yasa o kadar çok çalışır. Negatif düşünceler akarken, çekim yasası çalışmaya çoktan başlamıştır. Evrenin en güçlü yayın istasyonlarının biz olduğunu düşünürsek; düşündüklerimiz yaşam deneyimi olarak bize sunulur. Çok şükür ki bütün düşüncelerimiz anında gerçekleşmiyor. Aksi takdirde başımıza gelmeyen kalmazdı!
Düşüncelerimiz frekansımızı belirlerken, duygularımız da bize o an hangi frekansta olduğumuzu söyler. İyi duygulara sahip olup iyi şeyler hissettiğimizde, olumlu duygularımızdan dolayı mutlu oldukça bize kendimizi daha iyi hissettirecek daha fazla olumlu duygu ve olguyu kendimize çekeriz. Bu da güçlü bir frekans yayar.
ZİHİN TEMİZLENDİKÇE BEDEN TEMİZLENİR
Hepimiz hayatımız boyunca birden çok rahatsızlık geçirmişizdir. Önce hasta olur, ardından doktora gider ve iyileşiriz. Ancak hastalığımıza bizim sebep olabileceğimizi düşünmeyiz bile. Beddua ederek, kızarak, öfkelenerek hastalanabiliriz. Bedende en çok rahatsızlığa yol açan düşünce kalıbı; eleştirme, kızgınlık, gücenme ve suçluluktur. Çünkü ilk önce ruh hastalanır ve fiziksel bedene sirayet eder.
İlk önce ruhsal olarak yaşadığımız negatif enerjilerden dolayı duygusal bedenden fiziksel bedene yansıyan duyguyu hastalık olarak dönüştürürüz.
Bazı hastalıkların ruhsal sebeplerine örnek verelim:
SIRT AĞRILARI: Gereğinden fazla sorumluluk alma, şefkat ve merhamet eksikliği...
ASTIM: Kendini ait hissetmediği ortamda kalma zorunluluğu...
BAĞIMLILIKLAR: Kendinden kaçış, korku, kendini nasıl sevebileceğini bilmeme, değersizlik...
BOĞAZ RAHATSIZLIKLARI: Kendini ifade edememe, aciz olduğunu hissetme, yaşam sürecine güvenmeme gibi duygular olabilir...