Ülkemizde her yıl birçok evlilik boşanma ile sonuçlanmaktadır. Bu boşanma davalarına bağlı olarak da birçok farklı soru ve sorun ortaya çıkmaktadır. Ve hatta bu sorunlar doğru incelenip analiz edilemediğinde de aile içi birçok dram ve üzücü hikayeler mahkemelere ve medyaya yansımaktadır.
Medea Kompleksi ise aslında bu çok bilindik sorunlardan biridir. Öncelikle bu sendromun ne olduğu ve nereden geldiğini bilmek boşanma davaları ile Medea Kompleksinin bağlantısını anlamamızda bize yardımcı olacaktır.
Medea M.Ö 431 yılında Yunanistan'ın büyük trajedi şairlerinden olan Euripides tarafından yazılmış ve günümüze kadar gelmiş bir efsanedir. Bu efsaneye göre Medea, Antik Dünya'nın en büyük büyücülerinden biri, ilaç ve zehir yapım ustasıdır. Medea eşi İason'a büyük bir aşk ile bağlıdır. Ancak, İason'un onu bırakarak başka bir Yunan bir prensesle evlenme kararı alması sonucunda Medea, İason'la ortak çocukları olan iki çocuğunu öldürerek İason'dan intikamını alır. Yani eşi tarafından aldatıldığını düşünen Medea, eşine duyduğu öfkeyi çocuklarına yöneltmektedir.
Aile mahkemelerine ve hatta ceza davalarına konu olacak şekilde gittikçe artan velayet tartışmaları sonucunda Medea Kompleksi bugün hukukumuzda kendine yer bulmaya başlamıştır. Medea Kompleksinin en ilişkili olduğu davalar ise boşanma davalarıdır. Ebeveynlerin, boşanma süreci ile başlayan karışık ve stresli dönemleri boşanma davasının belki de en önemli sonucu olan velayet ilişkisinin belirleneceği anda maalesef en üst düzeye çıkmaktadır. Bu süreçte birçok ebeveyn çocukları boşanma davasında bir koz olarak kullanmakta ve bilinçli veya bilinçsiz şekilde kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır. Bu süreçte ebeveynlerinin tüm mutsuzluklarına, tartışmalarına şahit olan birçok çocuk ise psikolojik olarak yıpranmaktadır.
Ülkemiz örf ve adetleri gereğince çoğu zaman yaşı küçük çocuğun anne ile daha yakın temasta olması sonucunda da Medea kompleksi bir diğer adı ile boşanmada kötü niyetli anne sendromu gün yüzüne çıkmaktadır. Bu intikamcı ebeveyn örneğinde kadın, boşanma sürecinin başlaması ile çocuğu babaya karşı kışkırtarak babadan uzaklaştırmaya başlar. Özellikle yaşı küçük çocuğun, anneye muhtaç olması ile ilişkili olarak tedbiren velayetinin anneye verilmesi ile bu intikamcı anlayış artarak devam eder ve çocuğun baba ile iletişiminin tamamen kesilmesi sonucuna kadar ilerleyebilir. Yaşı küçük olan çocuk, anne tarafından duygularının istismar edildiğini anlayamadan babaya karşı öfke duymaya başlar. Bu davranışlar iyi tahlil edildiğinde altta yatan ana nedenin çoğu zaman eski eşi cezalandırmak olduğu ise kendini alenen belli eder. İşte Medea Kompleksi / boşanmada kötü niyetli anne sendromu bu bağlamda boşanma davalarında sıkça kendisine yer bulmaktadır. Ancak bilinmeli ki bu kompleks sadece anneye özgü değil çoğu zaman babanın da intikamcı ebeveyn anlayışı ile hareket etmesi sonucunda kendini gösterebilir.
Oysa boşanma davaları eşler arasında görülen bir dava olup çocuklar bu davanın konusu dahi değildir. Taraflardan birinin çocuklarının duygularını bu denli istismar ederek davaya konu etmesinin hukuken kabulü mümkün olmadığı gibi vicdanen de kabulü mümkün değildir. Mahkeme tarafından bu kötü niyetin tespit edilmesi durumunda ise kötü niyetli ebeveyn çocuğunun velayet hakkını kesin bir şekilde kaybedecektir. Hiçbir çocuğun duygularının istismar edilmediği günlerin gelmesi dileğiyle..