Cerrahi yöntemlerle kilo kaybının obeziteyi ortadan kaldırmadığını, bu operasyonları geçiren hastalardan elde edilen verilerle açıkça görüyoruz. Yine en doğru yöntem; diyetisyen, psikolog ve psikiyatrist üçgeninde, doğru beslenme ve aktiveyi birleştirerek çözüm aramak...
Dünyanın salgın hastalığı olarak kabul edilen obezite için her gün yeni bir tedavi şekli fenomen oluyor değil mi? Yakın zamanda tok tutan ilaçlarla zayıflamak revaçta iken günümüzde artık neredeyse sağlıklı şişmanlara bile bariatrik ve metabolik cerrahi uygulamaları yaygın bir şekilde uygulanıyor. Ama sonuç hep yeniden kilo almayla sonuçlanırken ameliyat sonrası yaşam kalitesindeki bozulma da artık gündemde. Bugün artık yapılan ameliyatların obezlerin yaşam şekillerini de sıkıntıya soktuğunu görüyoruz.
Mesela "Roux en Y gastrik bypass" adı verilen; midenin bir kısmının alınıp bağırsakların da bir miktarı kesilerek bu iki bölgenin bağlanmasıyla oluşan oldukça da sık uygulanan ameliyat... Bu ameliyatla marjinal ülserin gelişmesi, emilim bozukluklarının oluşması ve hayati risklerin belirginleşmesiyle artık cerrahi operasyonların risklerinin daha ciddiye alınması gerekliliği de gündeme gelmiştir. Tabii obez olup zayıflamaya yönelik herhangi bir cerrahi operasyon geçirenlerde; kanama, tıkanma, bulantı, kusma, mide şeklinde bozulma, hipoglisemi, dumping sendromu ve psikolojik bozuklukların sıklıkla yaşanması da ayrı bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor.
Öncelikle bu ameliyatlara aday obezlerin oldukça dikkatli seçilmesi gerektiğini söylemeliyim. Ve bazı önemli kriterlerin muhakkak karşılanması en önemli kritik konu. Bunun için sıkı kılavuzlar mevcut. Durum böyle olunca da aslında cerrahi için kriterleri sağlayan kişilerin sayısı şu an yapılan ameliyat hızından çok daha az diyebilirim.
NEDENLERİ ÇOK AÇIK
Kilo kaybının obeziteyi ortadan kaldırmadığını, bu cerrahi operasyonları geçiren hastalardan elde edilen verilerle de açıkça gördüğümüzün altını çizmeliyim. Çünkü ameliyat olanların büyük bir kısmı yeniden kilo alıyor. Çünkü yeme davranışını maalesef kalıcı değiştiremiyorlar. Ameliyat sonrasında verilen kilonun hemen hepsini geri alan olgular da artık çoğunlukta. Genelde eski beslenme alışkanlıklarına geri dönebiliyorlar, hormonsal veya metabolik hastalıklar eşlik edebiliyor, mental sağlık sorunları yaşayabiliyor ve aktivite yapmayabiliyorlar. Sonuçta sık atıştırma, kontrolsüz yemek yeme, bir yiyeceği aşırı isteme, sosyal destek yetersizliği, genelde ameliyat sonrası sıkı takibin hiç yapılamaması, depresyona bağlı faktörler yeme üzerinde olumsuz etki göstererek yeniden kilo almayı sağlayabilmektedir.
Ayrıca hızlı zayıflayan hastalarda sadece yağ dokuları değil, kas ve su kayıpları da çok fazla oluyor. Bu durum da vücudun yeniden yağ depolamasının hızlı bir şekilde açığa çıkmasına sebep olarak kilo almayı da hızlandırıyor. Bazı ameliyatlarda ikinci yılda daha fazla zayıflama görülse de komplikasyonlar da göz ardı edilmeyecek kadar fazlalaşabiliyor. Bu hastalar, yeme alışkanlıklarına düzenleme yapılmazsa yeniden kilo almaya meyil gösterebiliyorlar.
YEME BOZUKLUĞU TEMEL SORUN
Genelde obezite cerrahisi olan hastaların ortak özellikleri; aşırı yeme davranışı sergilemeleri, gece yemek yeme sendromu sorunu yaşamaları, yiyecek bağımlısı olmalarıdır. Ve ameliyat prediyabeti, diyabeti ciddi azaltsa da mide perforasyon, kaçak, kanama, majör mide ülseri görülen sık komplikasyonlarıdır. Psikolojik boyutu ayrı bir konu, onun da altını çizmek gerekir. Ve hastaların çoğu birinci yıl, en geç ikinci yılın sonunda verdikleri kiloların da çoğunu almaktadırlar.
AMELİYAT TERCİH EDİLİYOR
Sleeve Gastrektomi yöntemi midenin büyük bir kısmının operasyon ile kesilip sadece 150-200 ml hacminde mide tüpü oluşturularak yapılan bariatrik cerrahi yöntemlerden bir tanesidir. Mide hacmi küçüldüğü ve endokrin etkilerin düzenlendiği bazı mekanizmalar üzerinden hastalar zayıfladığı için son yıllarda en sık tercih edilen cerrahi yöntemlerin başında gelmektedir. Mide tüp şeklinde hacmi kısıtlandığından, bir öğünde yenebilen besin miktarı büyük ölçüde azaldığı için obez kişiler kilo kaybetmeye başlarlar.