YSK İstanbul seçimlerinin iptalinin gerekçeli kararını 22 Mayıs'ta açıkladı. Toplamda 250 sayfa olan gerekçeli kararın 212 sayfası AK Parti'nin itirazı, YSK'nın ilçe seçim kurullarından talep ettiği bilgiler ve iptal kararına ilişkin iken 38 sayfası ise karşı oy yazılarından oluşuyor. Kararın açıklanması ile gerekçelere ilişkin hukuki tartışmaların tekrar alevlendiği görülmektedir.
Gerekçeli karara göre seçimlerin iptalinin temel gerekçesi Kanun'un açık ve emredici hükümlerine rağmen birtakım sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından atanmamış olmasıdır. Bununla birlikte YSK bazı sandıklarda oy sayım ve döküm cetvelinin bulunmaması ya da eksik olması ile oy kullanma hakkı olmadığı halde oy kullananların tespit edilmesini bir bütün olarak değerlendirmiş ve seçimlerin iptali sebebi olarak görmüştür.
13.3.2018 tarihli 7102 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle sandık kurulu başkanının ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi alınarak bunlar arasından belirlenmesi ilkesi benimsenmiştir. YSK, sandık kurulu başkanları yönünden istisnai başkaca bir hükme yer verilmediğini ve bunun bir kanuni zorunluluk olduğunu vurgulamıştır. İstanbul genelinde büyükşehir belediye başkanlığı seçimi 31 bin 186 sandıkta yapılmasına karşılık İstanbul'da sandık kurullarında görev alabilecek durumda olan yaklaşık 220 bin kamu görevlisi bulunmaktadır. Yani toplam ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanının yedi katı kadar kamu görevlisi mevcuttur. Buna rağmen dışarıdan sandık kurulu başkanı atamasının izah edilmesi mümkün değildir.
YSK, iptal kararının yargı sisteminin genel uygulaması ile uyum içinde olduğunu da vurgulamıştır. Hukuk sisteminde kanuna aykırı oluşturulan kurulların tüm işlemlerinin geçersiz olduğunu ve Danıştayın yerleşik içtihatlarında bir kurulun (disiplin kurulu, sınav komisyonu, tez jürisi, doçentlik jürisi, vb.) kanun veya yönetmeliğe aykırı şekilde oluşturulması halinde işin esasına girilmeksizin şekil yönünden yapılan işlemlerin iptaline karar verildiğini belirtmiştir.
Sandık kurullarının oluşumuna karşı 2 Mart 2019'da kadar itiraz edilmediği ve bu listelerin kesinleştiği iddia edilmiştir. YSK bu iddiayı sandık kurullarının kamu görevlisi olması gereken başkan ve üyelerinin listesinin talepte bulunmalarına karşın siyasi partilere verilmediği dikkate alındığında, siyasi partiler bu konudaki itiraz haklarını etkili bir şekilde kullanamamışlardır gerekçesiyle reddetmiştir.
Kamuoyunda çok tartışılan bir diğer konu da Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesindeki ret kararıdır. YSK itirazın şekli ve sandık başkanı olarak görevlendirilenlerin niteliği açısından bu kararın İstanbul için emsal olamayacağını vurgulamıştır. Mustafakemalpaşa kararında her ne kadar 2 Mart'ta listelerin kesinleştiği belirtilse de sandık başkanı olarak görevlendirildiği için itiraz edilen kişiler belediyede kamu görevlisi sıfatı ile çalışan kişilerdir. Yani YSK'nın ret kararının gerekçesi görevlendirmelerin Kanun'a aykırı olmasıdır, sürenin geçmesi değil. Ayrıca YSK İstanbul iptal kararını desteklemek amacıyla Erzurum, Bursa, Mardin ve Konya'daki seçim sandık kurullarına ilişkin çeşitli kararlarına da yer vermiştir.
Sandık kurulu başkanı dışında Kanun'a göre kamu görevlisi olması gereken üyenin de dışarıdan atandığı 2 bin 333 sandık tespit edilmiştir. Ancak YSK Kanun'daki istisnaya dayanarak bu usulsüzlüğü sonuca müessir görmemiştir.
Sonuç olarak 754 sandık kurulu başkanının Kanun'un amir hükmüne rağmen kamu görevlileri arasından atanmaması ve bu şekilde oluşan sandık kurullarının yaptıkları seçim iş ve işlemlerine itibar edilemeyecek olmasını –adaylar arasındaki oy farkı ile birlikte– sonuca müessir gören YSK iptal kararı vermiştir.
YSK başvuru yapılan ilçe belediye başkanlığı seçimleri için de değerlendirme yapmıştır. Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı sayısı Büyükçekmece'de 5 ve Maltepe'de 6 iken bu ilçelerdeki oy farkları sırasıyla 4 bin 133 ve 29 bin 404'tür. Buna göre yapılan usulsüz sandık kurulu başkanı atamaları ve o sandıklardaki oy sayıları, aradaki oy farkının yüksekliği sebebiyle seçimin sonucuna müessir görülmemiştir.
Kararda değinilen ikinci iptal sebebi ise oy sayım ve döküm cetvellerindeki usulsüzlüklerdir. İstanbul genelinde 18 sandıkta sayım döküm cetvelinin hiç bulunmadığı, 90 sandıkta ise sayım döküm cetvellerinde sandık kurulu imzalarının bulunmadığı görülmüştür. Sayım döküm cetveli olmayan veya imzasız olmakla esasen yok hükmünde olan 108 sandıktaki oy kullanan seçmen sayısı ise 30 bin 281'dir. YSK, sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklikleri tek başına seçim sonucuna müessir görmemiş, sandık kurulu başkanlarının Kanun'a aykırı biçimde belirlenmesi ile birlikte değerlendirmiştir.
Üçüncü iptal sebebi ise oy kullanmaması gerekirken kullanan 706 kişinin varlığıdır. Tespitlere göre 377 kısıtlının oy kullandığı, 6 sandıkta ölü olan kişilerin yerine oy kullanıldığı, 41 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı, 58 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı, 224 zihinsel engeli nedeniyle kısıtlı olan kişinin oy kullandığı belirlenmiştir.
Sonuç olarak YSK şeffaf bir şekilde yürüttüğü süreç sonunda topladığı veriler doğrultusunda İstanbul seçimlerinde sonuca etkili usulsüzlükler tespit etmiş ve seçimlerin iptali yolunda karar vermiştir. Yargı kararlarının tartışılması ve eleştirilmesi doğaldır. Ancak bundan sonra YSK üyelerini hedef almak gibi söylemlerden kaçınmak ve bu yargı kararına saygı duymak gerekir.