Geçmişe mazi, yenmişe kuzu diye bir laf vardır. Ki insana şifa verir.
Zaman geçmiş, kuzu yenmiştir. Yemek bitmiş, masa toplanmış, çocuklar büyümüş, önümüzdeki maçlara bakmanın saati gelmiştir.
İstanbul seçimi de zannımca böyle.
Öyle oldu, böyle oldu, sonunda biri seçimin galibi olarak çıktı.
Biz, Temmuz'un 15'ine ihtiram edenler seçilen adaya oy vermedik!
Yıllarca 12 Eylül anayasasıyla süren politik oyuna oy yok diyen boykotçuları alıp ülkeyle barıştıran. Demokratik reformları başlatan. Kürtlerin, Alevilerin ötekileştirilmesine karşı duran. Risk alan. Darbeler sırasında dik duranların kadrini kıymetini bilenler...
Biz, Türkiye'nin 20 yıllık birikimine düşman 'koalisyona' güvenmedik, güvenmiyoruz. Önce bunu açıkça söyleyelim.
Partili değiliz, dernekçi değiliz, uçaklarda davetlerde boy göstermekten sıkılırız. Ama bir kalbimiz var lafını esirgemez. Bir dost elimiz var, omzunuzda. Bir idrakimiz var, hikmetin peşinde koşar.
Mesela tee çocukluğumuzda televizyonda, Eyüp Sultan'da başını örten sonra da rezaletin bini bir para 'sitare' hanımları izlemiş de üzülmüştük.
Oradan geliyoruz.
Mesela 'One Minute'den sonra üstümüze üşüşen İsrailci 'özgür dünyanın' özgürlük yalanlarını iyi biliyoruz.
Ama burada ve her yerde yazdık:
Bu ülke Batı ile Doğu medeniyetinin yüzleştiği bir topraktır ve her iki medeniyetin özeleştiri yapacağı bir sahadır. 'Büyük İnsanlık' denen ortak çabanın tohumları burada atılmıştır, atılacaktır.
Kavimcilik, asabı bozuk milliyetçilik.
Haram listesini sakız gibi uzatmak.
Kadınlara erkek dili dayatmak. Yeni sosyolojiye gözünü kapamak.
Hudutsuzluk, gazcılık, karalayıcı bir lisan kullanmak, savaş halini sürekli kılmak, hazzettiğimiz şeyler değil.
Şehirliyiz elhamdülillah. Şehirden bakarız hayata. Bakma sen hepimizin köye dönüp bağ bahçe işine girme hülyalarımıza. İnternet kesildi mi panik yapan bir modernitenin çocuğuyuz.
Elbette, siyasi iktidar olmasa hımbıllıktan ölecek 'mıymıy'ların kültürel makamlarda arzı endam etmesine...
Her türlü algıya müsait eğlence kanallarına aşırı iltifat edilmesine...
Dar kafalı bir hoyratlıkla Cumhuriyetin, Osmanlının, Selçuklunun, tüm renkleriyle İslam Medeniyetinin ve de Doğu fikriyatının bilgelerini, âlimlerini anlatamayan, anlatılmasını yeterince teşvik etmeyenlere de...
İtirazımız var!
Bu fikir kıtlığından beslenen, Kemal Tahir'i, Cemil Meriç'i kapanmış bakkal dükkânı, Hacı Bayram Veli'yi semt adı, Niyazi Mısri'yi süt mısırcı bilen gençlerden de, kimse kusura bakmasın biz sorumluyuz.
O kuşak şimdi İstanbul'u 'özgürlük' kazandı sanmakta. Yani bütün kabahat bizde demiyorum, ama çoğu bizde be kardeşim...