"İlk müjde;Doğu Akdeniz'den değil, Karadeniz'den geldi. Ama Akdeniz'den gelecek müjde de eli kulağındadır.
Eli kulağındadır, Türkiye'ye yeni müjdeler, 'üst akla' yeni mesajlar..." Geçen hafta bu köşede yayımlanan 'Türkiye'ye müjde, üst akla mesaj' başlıklı yazıyı yukarıdaki cümlelerle bitirmiştim. Enerji ve Tabii Kaynaklar Kaynaklar Bakanlığı'ndan edindiğimiz izlenim, yeni bir müjdenin eli kulağında olduğunu gösteriyor.
320 milyar metreküp doğalgazın bulunduğu Sakarya Gaz Havzası'nda daha fazla doğalgaz rezervinin bulunduğu belirtiliyor.
65 milyar dolar değerinde olan ve takribi 5 milyar dolarlık yatırımla Türkiye'nin sekiz yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacağı öngörülen keşfedilmiş rezervin iç piyasa fiyatlarına 2023 yılından itibaren yansıması bekleniyor.
Nitekim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in açıklamaları da bu yönde.
Dönmez bu konuda şöyle demişti:
"Bu keşifle yanlış algı olmasını istemem. Kademeli olarak ithalatımız azalacak. Elektrik ve doğalgaz piyasasında regüle bir piyasa oluşturduk.
Alıcı ve satıcılar gazını getirip dağıtabilir. Bu nedenle yeni kaynaklar fiyatları aşağı yönlü etkiler.
Yakın ve yerli kaynak, şüphesiz rekabetçi olacaktır. 2023 itibarıyla doğalgaz fiyatları düşer.
Bu büyüklük bizim iç piyasamızı etkileyecek.
Bölgesel olarak Avrupa'yı etkiler mi, şu an bir şey demek güç."
MAVİ VATAN ÖNEMLİ
Türkiye'nin ilk büyük doğalgaz keşfi, Avrupa'yı değil, öncelikle iç piyasayı etkileyecek ölçekte elbette. Bununla birlikte Sakarya Havzası'nda, Karadeniz'in diğer bölgelerinde ve Doğu Akdeniz'de bulunacak başka rezervler Türkiye'yi bir doğalgaz ihracatçısına dönüştürebilir.
Vatanımızın üç yanı denizlerle çevrili ve dünyada da doğalgazın yarıdan fazlası denizlerden çıkıyor. Türkiye'nin öncelikle enerji ithalatçısı olmaktan çıkıp ardından bir enerji ihracatçısı konumuna erişmesi büyük devlet olabilmesinin en önemli koşullarından biri.
Geçen hafta ayrıntılarıyla yazdığım üzere Türkiye'nin üç tane sismik araştırma, üç tane de sondaj gemisi var. Deniz Kuvvetleri eski Kurmay Başkanı emekli Tümamiral Cihat Yaycı'nın verdiği bilgiye göre dünyada hiçbir devletin böyle bir filosu yok, şirketlerin var. Bu nüans önemli. Zira sondajın maliyeti; misal bir şirketten gemi kiralama halinde 500 milyon dolara kadar çıkıyor, kendiniz devlet olarak (Türkiye, bunu TPAO üzerinden yapıyor) sondaj yapınca maliyet 38 milyon dolara kadar düşüyor.
Mülkümüz olan sondaj ve sismik araştırma gemilerimizin bize ne kadar mal olduğunu geçen haftaki yazımda yazmıştım. Altını çizelim:
Yavuz, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından Ekim 2018'de 262,5 milyon dolar karşılığında satın alındı. Fatih de yaklaşık aynı maliyetle Türkiye'nin oldu. Kanuni ise 2020'de açık artırmayla TPAO tarafından 37,5 milyon dolar karşılığında satın alındı.
İKİ AY SONRA YENİ MÜJDE
Bakan Dönmez, açıklamasında Tuna-1 bölgesinin şu an yalnızca dörtte birinde sismik çalışmalar olduğu bilgisini paylaştı ve müstakbel yeni müjdenin gelebileceği tarihi de verdi: İki ay sonra...
"Kuvvetle muhtemel aşağıdaki katmanlarda yeni keşif yakalayabiliriz.
Derinlikleri ve uzunlukları birbirine benziyor.
İki aya yeni müjde gelebilir. Bu alanda 40'a yakın kuyu açılacak. Kanuni gemisi de yıl sonuna kadar Karadeniz'deki çalışmalara katılacak.
Eğer potansiyel görülürse iki sondaj gemisi de yeterli olmayacaktır.
Biz Karadeniz - Akdeniz ayrımı yapmadık. Toplamda kendi milli sondaj gemilerimizle ilk keşfimiz dokuzuncu sondajda oldu. Akdeniz'den de ümitliyiz." Bakanın Karadeniz ve Akdeniz'deki çalışmalarla ilgili açıklamaları böyle. Akdeniz ve Karadeniz, son yılların sık kullanılan kavramı 'Mavi Vatan' ile artık daha belirgin biçimde gündemimizde artık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük müjdeyi verdiği 21 Ağustos 2020 tarihi, uzun zamandır denizlerden en iyi haberi aldığımız tarihti. Görünen o ki, bu tarihlere yenileri eklenecek.