Patlayıcı uzmanlarının hesaplamalarına göre bin 155 tonluk TNT'nin (Trinitrotoluen) detonasyon (infilak) gücüne eşdeğer olan 2 bin 750 ton amonyum nitratla yüklü 'yüzen bomba' lakaplı Moldova bandıralı Rus gemisi Rhosus, konşimentosunda yazan tüm malzemeyi kasım 2014'te Beyrut Limanı'na bıraktı. Gemi, bu limana teknik aksaklıklar gerekçesiyle uğramıştı, ancak denetimler sırasında amonyum nitrat taşıdığı görülünce gemiye el konuldu.
Gemi, 23 Eylül 2013 tarihinde Gürcistan'dan Mozambik'e doğru yola çıkmıştı. Yük teslim yeri Mozambik'ti. Gemiye el konulduktan sonra kaptan Proşokev hariç tüm mürettebat ülkesine döndü. O günden sonra gemiyle, sahibi şirket de dâhil (Kıbrıs merkezli bu şirketin Igor Grechushkin adlı petrol zengini bir Rus işadamı) kimse ilgilenmedi.
Echo Moscow Radyosu'na konuşan Kaptan Prokoşev, "Her gün Putin'e yazdım. Sonunda avukat tutabilmek için geminin yakıtını satmak zorunda kaldık. Çünkü yardım çağrılarımıza yanıt alamadık. Geminin sahibi bize su ve yiyecek bile vermedi" dedi.
Rusya Denizciler Sendikası, ciddi işletme ihlalleri, liman ücretlerinin ödenmemesi ve mürettebatın şikâyetleri nedeniyle gemiye el konulduğunu bildirdi. Sendika, "Geminin yükü tehlikeliydi. Liman idaresi yükün indirilmesine ve başka bir gemiye nakledilmesine izin vermedi" açıklamasını da yaptı.
Amonyum nitrat, kasım 2014'te mahkeme kararıyla gemiden limana indirilmişti. Lübnan Gümrük İdaresi Başkanlığı, yıllardır limanda tehlikeli biçimde tutulan amonyum nitratın son çare olarak Lübnan ordusuna satılmasını önerdi. Ancak bu da gerçekleşmedi.
Ve altı yıl sonra, geçtiğimiz salı günü 'Lübnan'ın Hiroşima-Nagazakisi' olarak nitelendirilen o büyük patlama meydana geldi. Patlamada şu ana kadar 149 kişi hayatını kaybetti. 80 kişi kayıp ve 5 binden fazla yaralı var. Patlamadan sonra 300 bin insan evsiz kaldı.
İngiltere'deki Sheffield Üniversitesi'nden uzmanlar, patlamayı tarihteki en büyük nükleer dışı patlamalardan biri olarak nitelendirdi. ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu, patlamanın 3,3 yerel büyüklükte bir deprem olarak ölçüldüğünü, Ürdün Sismolojik Gözlemevi ise 4,5 yerel büyüklüğünde bir depremle eşdeğer olduğunu bildirdi.
İSRAİL İSTİHBARATININ HABERLERİ
Patlamanın ardından İsrail medyasına konuşan İsrailli bir yetkili; patlamayla hiçbir ilgilerinin olmadığını, patlamanın kaza olduğunu düşündüklerini söyledi. Karşı cepheden (Hizbullah cephesi) yapılan eski bir açıklama ise Beyrut patlamasıyla ilgili soru işaretlerini artırıyor. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, bir açıklamasında İsrail'in Hayfa limanında bulunan amonyum nitratları patlatmakla tehdit ediyor İsrail'i. Nasrallah'ın bu konuşmasını, İsrail askeri istihbaratına yakınlığını sağır sultanın bile bildiği Memri, 16 Şubat 2016'da yayınlamış. Yine İsrail istihbaratına yakınlığı malum DEBKAfile da bu konuda 27 Temmuz 2006 ve 16 Şubat 2016 tarihlerinde birer haber yayınlamış.
Nasrallah, o konuşmasında şöyle diyor: "Hayfa'daki büyük hangarlarda amonyum var ve hangarlar halen duruyor. Biz Temmuz savaşında (2006) bu hangarları hedef almamaya dikkat ettik. Orada 15 bin ton zehirli madde var ve bu on binlerce insanın ölümüne yol açar. Dolayısıyla aslında Lübnan bugün nükleer bir bombaya sahip. Burada mübalağa yok. Bu bildiğimiz anlamda bir nükleer bomba değil elbette. Bizim birkaç füzemiz, onların amonyum dolu hangarlarında nükleer bomba etkisi yaratır."
Beyrut patlaması kaza mı sabotaj mı henüz bilinmiyor. Belki de hiç bilinemeyecek. 'Yüzen bomba' olarak nitelendirilen esrarengiz geminin niye Beyrut'a gittiği ve tehlikeli yükün neden indirilip onca zaman limanda tutulduğu açığa çıkarsa patlamanın sırrı da büyük ölçüde çözülmüş olur.