Osmanlı, 7 Ekim 1571'deki İnebahtı Deniz Savaşı'nı niye kaybetti? İngiliz askeri tarihçi John Keegan'a göre işin sırrı silahlardaydı: Gemiler borda bordaya geldiğinde, Osmanlı askerinin elinde bileşik yay vardı. Kutsal Birlik askerleri ise arbeküz ve misket tüfekleri kullanıyordu.
Sonuç: Osmanlı sadece gemilerini değil, 60 bin askerinin 30 binini kaybetti. Bu korkunç bir sayıydı. Kısa sürede yeni gemiler inşa edilebilirdi. Ancak ha deyince tecrübeli deniz savaşçısı yetiştirmek imkansızdı.
Tarih derslerinde veya popüler kültür yayınlarında İnebahtı, gurur edebiyatına bulanmış şekilde zuhur eder.
Mesela... Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, "Biz Kıbrıs'ı alarak kolunuzu kestik. Siz İnebahtı'da bizi yenerek sakalımızı tıraş ettiniz. Kesilen kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür çıkar" diyerek, Venedik elçisinin ağzının payını nasıl da vermiştir!
Halbuki, Sokullu'nun bu zekice sözleri, olup bitenin eksik anlatımıydı. Büyük gerçek ise şuydu: Akdeniz'i bir Osmanlı gölüne dönüştürme hayali, İnebahtı'da sulara gömülmüştü.
John Keegan'ın Savaş Sanatı Tarihi'ni okuduğumdan beri Türk askeri tarihçilerinin benzeri yaklaşıma sahip kitaplarını bekliyorum. Ne mutlu ki artık böyle kitaplar yayınlanıyor.
İstanbul Üniversitesi'nden Gültekin Yıldız'ın derlediği Osmanlı Askeri Tarihi: Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri 1792-1918 bunlardan biri.
Kitaptaki dokuz makale, sürekli kan kaybeden ordusunu çağa uydurabilmek amacıyla, Osmanlı yönetiminin harcadığı çabaya odaklanıyor.
Mahir Aydın, Gültekin Yıldız, Fatih Yeşil, Fatih Tetik ile Serdal Soyluer, Ali Fuat Örenç, Mustafa Yeni, İbrahim Köremezli, Mehmet Beşikçi ve Emir Yener'in makaleleri... Osmanlı ordusunun 18'inci yüzyıldan itibaren geçirdiği sancılı ve eksik dönüşümü, topların namlu çapına, firkateyn sayısına ya da savaş uçağı modeline inerek anlatıyor...
Böyle yazdığıma bakarak kitabın sayılara ve birtakım adlara boğulmuş olduğunu sanmayın. Osmanlı'nın 1792 sonrası kurduğu stratejik savunma konseptini ve buna uygun güttüğü taktikleri de öğreniyoruz.
Askeri tarih meraklıları, kitabı okurken şu tip sorunların cevaplarını bulacaklar:
Ne oldu da, Şumnu'da toplanan meşveret meclisi, "Eldeki orduyla kıyamete kadar harp edilse, düşmana (Rusya) karşı zafer elde etmek mümkün değildir" hükmüne vardı?
Paradigma Ordusu nedir? Osmanlı için hangi ordular bu rolü oynamışlardır?
Sadrazam Koca Yusuf Paşa, hangi padişaha, "Bize bir takım asker lazımdır ki... dur dediğimiz vakit dura, git dediğimiz zaman gide... savaştan başka işi olmaya..." demişti?
Bilhassa Rumeli'de, 18'inci yüzyılda tarımın ticarileşmesi ve toprağın çiftlikler şeklinde özel mülkiyette toplanmasının askeri sonuçları nelerdi?
'Türklerle Savaş Üzerine' adlı incelemesinde, "Osmanlı birlikleri gerilla savaşında başarılı olabilir ama nizami harpte fazla şansları yok" diyen kimdi?
Osmanlı'nın yetiştirmek için uğraştığı "Mütefennin Zabit" ne tür bir subaydı?
Askerlik bilgilerinden yararlanmak amacıyla, esir Rus subayları "talimci" olarak kullanan ilk Osmanlı yöneticisi kimdi?
İkinci Abdülhamid döneminde uygulanan, ordu için Batı'da üretilen en yeni teknolojiyi alma ilkesi ("Take the best, from the West") niye uzmanlaşma ve ulaşım sorunlarına yol açmıştı?
Savaşlardaki başarısızlığın temel nedeni, İmparatorluktaki iki devasa sorundu: İlki finansman yetersizliğiydi. Ya ikincisi?
Yükseliş döneminde "Barut İmparatorluğu" denen Osmanlı, sonra ne oldu da barut ithal eder hale geldi?
Makrıköy (Bakırköy) Baruthanesi Müdürü Azmi Bey'in, fabrikada barut yerine makarna, kibrit, kolonya, sabun, ayakkabı boyası üretmesine yol açan olay neydi?
1865'te Almanya'da icat edilen dumansız barutun, selefi kara baruta üstünlükleri nelerdi?
Batı'da 22'lik top dediğinde, namlu çapı 22 santimetre olan bir top kastediliyordu. Peki ya bir Osmanlı subayı 22'lik top dediğinde 1870'lere kadar ne demek istiyordu?
Osmanlı ordusunu modernleştirmek üzere, başta Goltz Paşa olmak üzere çok sayıda Alman danışman görev almıştı. Bu danışmanların karizmasını fena halde çizerek, gönderilmelerine yol açan olay neydi?
Son 150 yılında Osmanlı ordusunun tarihini (ama gerçek tarihini) öğrenmek isteyenler, bu kitabı okumalı. Hamaset severlere ise TV dizilerini öneriyoruz.