Beyaz Futbol programının sunucusu Dr. Ahmet Çakar, haftalar önce canlı yayında "Beşiktaş şampiyon olursa; beni kazığa oturtun, çarmıha gerin" demişti.
Geçen pazar akşamı, Beşiktaş'ın şampiyonluğu kutladığı saatlerde Dr. Çakar yine ekrandaydı.
Stüdyonun ışıkları karartıldı, ünlü yorumcunun üzerine dramatik atmosferi pekiştirmek için bir huzme ışığı verildi.
Yarı karanlık stüdyoda Dr. Çakar; gergin yüz ifadesi, terleyen alnı ve titreyen sesiyle söze şöyle başladı: "54 yaşıma kadar koruduğumuz bazı bölümlerimizi şimdi kaybedecek halimiz yok.
Ancak kıvıracak da değilim.
Birazdan burada hayatımı ortaya koyacağım..." Sonra cebinden çıkarttığı vasiyetini, programın moderatörü Ertem Şener'e okuttu: "Her şeyim kanuni mirasçılarıma kalacaktır. Birazdan sıralayacağım bazı hayati organlarım dışındakileri de TC Sağlık Bakanlığı'na bağışlıyorum.
Beynimi Sinan Engin'e, kalbimi Abdülkerim Durmaz'a, dalağımı Ertem Şener'e, omurgamı ise Rasim Ozan Kütahyalı'ya bırakıyorum..." Bu açıklamanın ardından stüdyoya bir kutu getirildi.
Ben içinden yağlı bir kazık çıkacak sandım ama canlı bir piton yılanı çıktı. Belgesellerde görmüştüm.
Bazı Hintli yılan oynatıcıları, kobra yılanlarını paralize edip, adeta dondurarak baston gibi kullanıyorlardı.
İçimden 'Acaba Dr.
Ahmet Çakar da yılanı dondurup kazığa mı çevirecek' diye kaygılandım.
Tabii yılan adına... Neyse ki öyle olmadı. Dr. Çakar yılanı boynuna dolayıp o muhteşem rol yeteneğinin yardımıyla sanki büyük bir tehlike altındaymış gibi dakikalarca inleyip durdu.
Sonunda, "İşte sözümü tuttum. Hayatımı daha büyük bir riske soktum" diyerek Beşiktaşlılar'a karşı diyetini yerine getirmenin 'iç huzuruyla' programı kapattı...
Bana da tıp doktorlarının televizyon şovlarına eklenen bu sıra dışı halkaya şaşırması kaldı...