Her cumartesi bu sütunlarda eleştirmenlikten ziyade, 'televizyon arzuhalciliği' yapıyorum. Yani, izleyiciler şikayetlerini anlatıyor, ben 'resmi' dilekçe haline getiriyorum.
Bu hafta da Günüşen Yıldız adlı okurumuz, pek çok dizi izleyicisinin hislerine tercüman olmuş. Dizi izlemenin büyük bir sabır sınavı haline geldiği şu günlerde eminim sizler de Yıldız'ın sitemini haklı bulacaksınız.
"Sayın Yüksel Aytuğ; bunca sıkıntının, bunca acımızın içinde bunları yazmaktan nefret ediyorum ama sustuğumuz sürece de bir şey değişmeyecek...
(Hoş, sussak da susmasak da bir şey değişmeyecek ama yine de içimden geçenleri yazmadan edemedim. Kusurum olursa da bağışlayın lütfen) Sizin aracılığınızla sayın kanal yöneticilerine, dizi yapanlara bir izleyici olarak iki çift lafım var: Ben artık bilinçli, aklı başında bir izleyici olmaya karar verdim. Hangi kanal olursa olsun, bir izleyici olarak adımın başına 'kötü' lakaplar koydurmayacağım.
Dizi izlerken dört defa tekrarlanan sahneleri izlemeyeceğim.
Hatta televizyonda dizi izlemeyeceğim!!! Artık kim izlerse izlesin, kim kendine kötü lakaplar koyduruyorsa koydursun, ben yapmayacağım...
Ben bir izleyici olarak 1.5 saatlik dizi izleyeceğim diye 15 dakikadan fazla reklam kuşakları seyretmekten, son sahnelerin 50 kere ileri geri sarılıp
gösterilmesinden bıktım usandım.
Kafası kalın insan yok o çok sayın kanalların karşısında...
Neyse, diyeceğim şudur ki; eğer birazcık da olsa, kum tanesi kadar 'saygıları' varsa izleyiciye; o zat-ı muhteremler ellerini, olmayan o taş vicdanlarına koyup da bir defacık empati yapsınlar. Sevgili Kenan Doğulu şarkısında ne de güzel dile getirmiş: 'Bir ileri iki geri bu neydi böyle? Üzerimden aşk mı geçti? Birileri farkına varmalı, bazı şeyler değişti, bazı şeyler tükendi...' Ağzına sağlık onun da... Allah'a emanet olunuz, saygılarımla..."