Madem gündemde Dünya Kupası var... Modern tıptan sonra modern futboldan söz edelim...
Modernlik sadece sahadaki oyun şeklinin, eskisinden farklı olmasında değildir. Maça çıkılmadan önce yapılan tüm hazırlıkların da modernleştirilmesidir.
Mesela 2014 finalinde, Almanya'nın Brezilyayı, hem de kendi seyircisi önünde 7-1 yenmesi... Bu büyük zaferin ilk adımı, taa 2004'e, dönemin teknik direktörü Jürgen Klinsmann ile yardımcısı Joachim Löw'ün milli takımda a'dan z'ye her şeyi değiştirmeye başlamalarıyla atılmıştı.
Bu ikili sadece taktikleri, antrenman tarzlarını, oyuncu tipini değiştirmediler. Bakın başka neler yaptılar:
Oyuncuları kaynaştırmak için kamp yemekhanesinden gazeteleri kaldırdılar.
Futbolcuların sadece bedenlerini değil, beyinlerini de kullanmaları için yabancı dil ve bilgisayar kursları organize ettiler.
Go-kart arabalarla yarışmalarını, bowling oynamalarını, ok atmayı öğrenmelerini sağladılar.
Deneyimlerini anlatıp tartışmaları için su topçusu, bisikletçi, çim hokeyi oyuncusu getirdiler.
Bild gazetesinin "Deli doktoru" dediği bir spor psikoloğunu görevlendirdiler.
Bardağı taşıran damla ise takımın fiziksel kondisyonunu üst seviyeye çıkarmaları için ABD'den özel çalıştırıcılar getirmeleri oldu. (Nasıl yani; mermer vücutlu Alman futbolcuları, koşmayı, beyzbolcu Amerikalılardan mı öğrenecekti?)
Ancak en önemlisi duruşlarıydı: Ne utanç veren yenilgilerden sonra... Ne de yenilikleri aşağılayan haysiyet fıkdanı medya karşısında, Klinsmann-Löw ikilisi, asla rotalarından şaşmadı.
Darısı bizim başımıza.
Not: Rusya'dan beş yiyen Suudilerin spor bakanı, "Böyle olmuyor, altyapıya önem vermeli, işe 12 yaşındaki çocuklardan başlamalıyız" demiş. Frenkler buna "Good morning after salat al-zuhr" der.