Makroekonomik göstergelerin en önemlisi bütçe açığı oluyor. Bildiğiniz gibi bütçe açığı para basarak, iç borçlanmayla, dış borçlanmayla ya da döviz rezervleri kullanılarak kapatılıyor. Ve bu yöntemlerin her birinin ekonomide farklı sorunlara neden olduğunu biliyoruz. Fazla para basmak yüksek enflasyon yaratıyor. Aşırı iç borçlanma, faizleri hızla yükseltip büyümeyi engelliyor. Aşırı dış borçlanma ve döviz rezervlerini kullanma ülkenin dış ödemeler dengesini bozuyor. O halde bütçe açığının az olması ekonomiyi bu türden sorunları yaşamaktan kurtarıyor diyebiliriz.
Niye yaptık bu kısa açıklamayı? Yaptık çünkü dün 2013 bütçesi sonuçları açıklandı. Buna göre 2012'de 29.4 milyar lira olan bütçe açığı 18.4 milyar liraya geriledi. Bütçe gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 17.1 artarak 389.4 milyar lira, bütçe giderleri ise yüzde 12.7 artarak 407.8 milyar lira oldu. Böylece bütçe açığının 2013 yılı tahmini milli geliri 1 trilyon 559 milyar liraya, oranı yüzde 1.18 düzeyinde gerçekleşti. Bu, bütçe açığı/milli gelir oranı Türkiye'de son kırk yılın en düşük bütçe açık oranlarından biri oluyor. Böylece düşük bütçe açığı hem içeride hem de dışarıda bu ülke ekonomisinin sürdürülebilir olduğunu yatırımcılara gösteriyor.
Yine düşük bütçe açığı ülkenin şoklara karşı daha kolay tedbir alabileceğini bize söylüyor. Çünkü açığın az olması ülkeye finansal olanaklar sağlıyor. Bunun yanında düşük bütçe açığı düşük reel faiz, düşük borç yükü ve yüksek büyüme hızı anlamına geliyor. Bütçe açığının az olması ve 2012'de 19 milyar lira olan faiz dışı fazlanın 2013'te 31.5 milyar liraya yükselmesi kamu borç yükünün de azalmasını sağlıyor. Böylece devlet borçlarının milli gelire oranı yüzde 36.2'den yüzde 35'e gerileyip mukayeseli olarak Türkiye'ye üstünlük sağlıyor. Hemen diğer ülkelerden kamu borç yüküne örnekler verelim: Almanya'nın yüzde 80.5, İtalya'nın yüzde 128.6, İngiltere'nin yüzde 92, Japonya'nın yüzde 244, Yunanistan'ın yüzde 168, Güney Kore'nin yüzde 33.3 düzeyinde kamu borç yükleri bulunuyor. Güney Kore hariç diğerlerinin ağır borç yükünden kurtulması oldukça zor görünüyor. Çünkü yüksek borç yükü ekonominin büyümesini de engelliyor. Ve bu ülkeler arasında Türkiye ve Güney Kore 2013'ün üçüncü çeyreğinde sırasıyla yüzde 4.4 ve yüzde 3.3 büyürken Almanya yüzde 0.6, Japonya yüzde 2.4, İngiltere yüzde 1.9 büyüdü. İtalya ise yüzde 1.8, Yunanistan yüzde 3 küçüldü. Bu veriler yüksek kamu borç yükünün büyümeyi nasıl sınırladığını bize gösteriyor.
Gelelim dün açıklanan düşük bütçe açığının faiz lobisinin oyununu nasıl bozduğuna... Faiz lobisi Merkez Bankası'nın borç verme faiz oranlarını yüzde 11'e çıkartmasını, tabii bu arada yüzde 5 reel faiz istiyor. Peki çok az bütçe açığı olan bu ülkede yüzde 5 reel faiz olur mu? Olmaz. O halde faiz lobisine taviz verilmemeli. Çünkü yüksek faiz, lobinin söyleminin tam aksine yüksek döviz kurundan daha fazla yük getiriyor şirketlere.