Bu plaka bir motosiklete ait..
İstanbul'un yeni belasına.. Araç motosiklet de, kullanan mahluk ne onu bilemem..
Sabah gazetesi önündeki yaya geçidinde ışığın bize yeşil yanmasını bekliyoruz.
Onlarca kişi.. Onlarca kişi de karşıda var, bu yana yürüyecek. Öğle yemeği saati çünkü.. Tüm iş yerlerindekiler dışarda. Etraf kafe ve restoranları trafiği bu..
Trafik ışıklarını bilirsiniz..
Yolun yeşili önce sarıya döner.. Bu uluslararası dilde "Yavaşlayın kırmızı geliyor" demektir. Bizde "Gaza bas aman.." emridir oysa.. Sonra yola kırmızı yanar. Bir iki saniye sonra ancak yayaya yeşil yanar ki, trafik akışı kesilmiş olsun, kaza çıkmasın..
Bizim yeşil yandı. Karşılıklı yürüdük.
Yaya geçidi ana baba günü.. Hızlı yürümeniz lazım ki, ucu ucuna karşıya varasınız..
O kalabalığın içinde bir anda gördüm, aramıza hızla dalan motosikleti..
Kendisine yanan kırmızıya zerre aldırış etmeden, o kalabalığın içine, o hızla motosiklet sürmenin "İnsanlık"la uzaktan yakından alakası olur mu?.
Ama sürdü.. Ama başta ben, bir yığın yaya, kıl payı sıyırdık..
İlk mi, tek mi?.
Ne gezer.. Motosikletler kuryelerle başladı, trafik polislerinin gözleri önünde işlenen cinayetlere seyirci kaldıkları iyice anlaşılınca, hemen hepsine bulaştı..
Peki önlem?.
Ben yazıyorum, ben okuyorum..
Çünkü İstanbul'da valinin, emniyet müdürünün ve polislerin tek görevi var. Canlar pahasına Taksim'i korumak.. Gerisini salla gitsin!..