Mekteb-i Mülkiye'de en can arkadaşlarımdan biriydi Güner.. Güner Özmen.. İdari Şubede okuduk ikimiz de.. Ben özeli seçtim, o devleti.. İlk görevi Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde Üçüncü Şube Müdürlüğüydü.. Koşup gidip kutladığım ilk günü hiç unutmam.. Bana ısmarladığı kahveyi.. Hani 40 yıl hatrı vardır derler ya, fazlası var, eksiği yok..
Ankara'dan başlayarak, Emniyet'te çok başarılı yıllar geçirdi.. Vali oldu sonunda.. Hem de Kilis Valisi oldu iyi mi?.
Kaç kez aradı beni.. "Beni bırak, gel memleketini gör, gezdireyim seni" diye..
Bir defa fırçaladı hatta.. "Bak, bu belediye, başka adam kalmamış gibi, senin adını, doğduğun dedenin evinin sokağına veriyor. Levha çakılırken orda ol, hiç değilse" diye..
Gene kısmet olmadı. Oysa Güner her istanbul'a gelişinde arardı, buluşurduk. Nasıl candan, nasıl yürekten dosttu..
Ankara yıllarımızda, Yüksel Caddesi'ndeki Mülkiyeliler Birliği buluşma yerimizdi. Her öğle, olmadı akşam orada olurduk zaten.
Sevgili eşinin erken rahatsızlığı çok yıprattı Güner'i.. Tıpkı babam gibi, bir mucize için savaş verdi adeta.. Eşiyle birlikte eridi desem yeridir. Onu kaybettikten sonra da, o neşeli, o gür ama sıcak sesli Güner, sessizliğe büründü.
Kayboldu ortalardan..
Sonra..
Sonra ilanı gördüm.
"Emekli Vali Hasan Güner Özmen / Pazartesi günü İçişleri Bakanlığı önünde yapılacak törenden sonra, Kocatepe Camisi'nde öğle namazının ardından.."
Güle güle benim sevgili kardeşim, can dostum Güner..
Evlatları, torunları, dostları, başımız sağolsun!..