Hafta sonu okuduğum en güzel yazıda gene Nur Çintay imzası vardı. İstanbul Sosyetesinin son yıllardaki en çarpıcı olayıydı, Kemal- Feryal Gülman ayrılığı.. Nerden bakarsan bak, insana roman yazdıracak bir çekicilik vardı işin içinde..
Bir gazeteci, hele magazin gazetecisi için, hayatında bir kere başına gelebilecek bir talih..
Onca magazin sayfası, eki..
Günlerce bir tek "Yazı" okumadım..
Ajanslardan ne geliyorsa, en büyük gazetelerimizde..
Nihayet, Cumartesi Sabah'ta, Nur Çintay, magazin dünyasına ders verdi.. Bir haber hikayesi tarzında yazılmış, harika bir analiz.
Geçen hafta Arzu Okay röportajıyla alkışladığım Defne Samyeli, mesleğe yerleşiyor.
Bu haftaki Ülkü Erakalın sayfası, bunca sinema ve magazin yazarımızın niye aklına gelmedi acaba?. Harika şeyler söyletmiş, Defne.. Ömür Gedik'in Kelebek'teki Yavuz Seçkin söyleşisi de hoştu.. Bir şey artık dikkatimi çekti. Yavuz'u şöhrete ulaştıran, sokaklarda tanınır yapan TRT'deki Telepazar'dı.
Yavuz geçmişini nereye anlatsa, bu başlangıcı yok sayıyor.. Niye acaba?.
Radikal Pazar'daki "Çatal bıçakla yemek, eldivenle sevişmek gibi" başlığına bayıldım.
Lafı eden Vedat Milor. Pirzola ve kuşkonmaz gibi, görgü kitaplarında bile "Elle yenir" denen şeyleri çatal bıçakla yemeğe kalkıp rezil edenler de gözümün önüne geldi, balığı ve tavuğu elleriyle hem de nasıl keyifle yiyen, babaannem ve halalarım da.. ..Ve de yıllar yıllar önce, Konya'ya ilk gidişimde dünyaca ünlü tandırlarını önüme koyduklarında yemek için boşu boşuna çatal bıçak bekleyişim..
Garson nihayet durumu çakmış "Bu elle yenir" diye fısıldamıştı kulağıma..
Fikret Ağabey'in (Otyam) Aydınlık'ta, geçen hafta hastanede yatarken, etrafında dolaşan eşi Filiz'i bile beş tane gördüğü hastalığı, bir gecede nasıl bir mucize ile yendiğini anlatışına ölürsünüz.. Enfes bir mizahla, nasıl dokundurmalar..
Mesleğim adına utandığım tek şey, HaberTurk'te gördüğüm resimdi. Delikanlı arabasının lastiğini değiştirirken, kriko kayınca, otomobil, tekerlekle arada duran başın üzerine giyotin gibi inmiş. Baş görünmüyor.
Boyundan sıkışmış cesedin resmi..
Yahu, ölüye saygın yok, peki ya, ailesine, yakınlarına..
Sevgili Fatih, kurban kendi yakını biri olsa, o resmi yayınlar mıydı?. Bu nasıl gazetecilik?.
İnsan o resmi niye yayınlar?. Ne bekler?. Böylesi utançlardan ne zaman vaz geçeceğiz?.