Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Ayten Gökçer'e saygı!..

Yazılarının tiryakisi olduğum Sevgili dostum Ahmet Hakan'a bu defa fena halde şaşırdım. Ona buna küfrederek, etrafta sövecek kişi ve konu bulamayınca, Don Kişot gibi, hayalinde yarattığı düşmanlara saldırarak yaşayanlara özenmiş gibi geldi bana.. (Don Kişot'tan özür dileyerek. Nerde bizimkilerde şövalyelik. Onlar Ferhan'ın yarattığı Donsuz Kişotlar..)
Ağır oldu biraz.. Ama Ahmet'in yaptığı daha ağırdı..
Perşembe yazısının başlığı "Ayten Gökçer falan"dı..
Sevgili Ahmet,
Her hangi bir sanat dalını sevmek zorunda değilsin.. O sanatı sevsen bile, her sanatçısını da beğenmeyebilirsin. Bu bir yaşam tarzı ve zevk meselesi..
Zerre itirazım yok.. Sevmemiş ve beğenmemiş olman, küçümseme, alay etme hakkını sana vermez.. Dikkat et, "Sana" diyorum.. Seni, hayatını böyle kazanan "Donsuz Kişotlar"dan özenle ayırarak..
Ayten Gökçer'i eleştir. Sanatını, oyunlarını, düşüncelerini.. Bir fikir adamı, bir köşe yazarı olarak bu hakkını sonuna dek savunurum..
Seninle ayni fikirde olmadığım eleştirilerini de sonuna dek tartışırım..
Ama "Ayten"in, Büyük Ayten'in adının arkasına "Falan" küçümsemesi ve aşağılamasını eklemeni kabullenmeme imkân yok..
Ben bu yazının başına "Ahmet Hakan filan" koysam, ne hissederdin?.
Sevgili Ahmet,
Belli ki, sen Ayten Gökçer'i sadece bir iki televizyon dizisinde izledin, o kadar biliyorsun..
Ayten'i, Büyük Ayten'i sahnede görmedin hiç.. Hiç tanımadın..
Yaşın uygun değil.. Yaşadığın kent uygun değil.. O devirdeki yaşam tarzın uygun muydu, değil miydi bilmiyorum.. Şimdi sanatın bütün dallarının izleyicisi olduğunu biliyorum. O yıllarda ne yaptığın hakkında fikrim yok..
Ama eğer Ayten'i, Büyük Ayten'i izlemiş olsaydın, önünde saygı ile ayağa kalkar, ceketinin düğmelerini ilikler, gocunmadan eğilir, hatta uzanır kibarca elini öperdin..
Ayten, Türk Tiyatrosu'nun yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biridir..
Tiyatronun her türünde muhteşem roller oynadı.. Klasik tiyatrodan, modern komedilere.. Müzikallere.. Her türde..
Keşke Shakespeare'in 12'nci Gece'sinde, keşke Barillet ve Grady'nin Kaktüs Çiçeği'nde, keşke Jean Giraudoux'nun Ondine'inde izleyebilseydin onu..
..Ve de sahnenin en zoru, müzikallerde görebilseydin keşke..
Müzikal için çok iyi oyuncu olacaksın.. Muhteşemdi.
Çok iyi sesin olacak.. Harikaydı..
Çok iyi dans edecesin.. İnanılmazdı..
Çarpıcı fiziğin olacak.. Türk tiyatrosunun en çekici kadınlarındandı..
Sadece ama sadece My Fair Lady'deki Ayten'i izlesen, onun filmdeki Audrey Hepburn'u kaç defa katladığını görsen, onunla ayni pasaportu taşıdığın için gurur duyardın..
Eliza Doolittle, sahne sanatlarının en zor, en görkemli kadın rollerinin başında gelir. İnsanı vezir de eder, rezil de..
En az kırk kez gittim, My Fair Lady'ye.. Ayten'in sahneleri, Ayten'in şarkıları, Ayten'in dansları hâlâ ezberimdedir..
Sevgili Ayten, Büyük Ayten,
Senden Sevgili Dostum Ahmet Hakan adına özür dilerim!.
Herkes köşe yazarı olabilir Ahmet!. Ama herkes sanatçı olamaz..
Ne yapalım, Sevgili dostum, görüyorsun, sadece "Benim dedem müftüydü" cümlesini değil, Atatürk'ün bu eşsiz lafını da aşabilmiş değilim, ben..
Hem niye aşayım ki!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA