Sevgili Mehmet Barlas, neyi niçin yazdığımın özüne inmeden, yüzeyden yanıt vermiş bana..
"Muhalefet neden iktidar alternatifi değil, acaba lider mi yetersiz" sorusuna cevap arayacak yerde "Başbakan neden sert" sorusuna kilitlenmişim..
Madde 1, Sevgili Başyazarım.. Başyazar olunca, son yazara kadar her gün okumak zorundasındır. Neden?. Biz kendi keyfimizi yazarız. Başyazı, gazeteyi temsil eder, ondan..
Peki ben, kaç defa bu ülkede gerçek bir muhalefet partisi olmadığını yazdım?. Kaç kere.. "Her devirde iktidar partisi oldu hep, ama 'İktidara aday bir muhalefet partisi olmadı hiç' dedim..
Sebebi de yazmadım mı?.
"Türkiye karizmatik liderler ülkesidir. Böyle lider bulamayan partinin şansı yoktur. İktidar adayı MHP'yi barajın altına düşüren Bahçeli mi ve de skandallar sonucu torbadan çıkan Kılıçdaroğlu mu milleti peşinden sürükleyecek" diyerek senin şimdi bana sorduklarının yanıtlarını aylar önce vermedim mi?.
Niye "Umutsuz muhalefet" diyorum, açık değil mi?.
İkincisi..
Benim partim yok. Hiç de olmadı.. Senin var mı?.
Umurumda değil, iktidar da, muhalefet de..
Ben vatandaş, yani "Vatan- daş" Hıncal olarak, ülkemde sevgi ve barış görmek istiyorum.. Seçimde oyumu da bu "Umut"a vereceğim..
Ben ülkemde insanların, Allahın günü, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan, kendi takımlarını tutmayan, daha aklınıza ne gelirse, farklı olan herkesi "Öteki" ilan etmelerinden nefret ediyorum.. Ve de ötekilere durmadan sövmelerine, ötekiler için dehşet yaratmalarına deli oluyorum.
Kendi yandaşlarını bir salona doldurup onların önünde dehşet ve sövgü nutukları atanları, sabahtan akşama kadar televizyonlarda naklen yayınlayan salı günlerini hayatımdan çıkarmak istiyorum. O günleri "Kara salı" ilan ettim bin kere..
Ben bu ülkede, bu vatanda, "Öteki" olmak istemiyorum. Çünkü hiç ama hiç kimseye karşı öteki değilim.. Bunu da bin kere yazmadım mı, Mehmet?.
Şimdi bu her gün gerilen, her gün kopma noktasına gelen kavga, dövüş ve sövgü ortamını kim yumuşatacak?. Bu görev kime düşer?..
Bir tarafta 40 seçim olsa, kırkını da kaybedecek "Umutsuz" muhalefete mi, yoksa tam tersi, istediği her şeyi yapma ve yaptırma gücüne sahip ve yarın seçim olsa kazanacağı açık, Başbakana mı?.
Hoşgörü, güçlüye, kuvvetliye düşer.. Yani bu ülkede Başbakan'a düşer..
Ben vatandaş Hıncal'ın istediği sevgi ve barış dolu, gerilimsiz günleri başlatacak tek kişi var, Başbakan..
Hele bir de bilse, o havayı yaratır, vatandaşların kendisine oy vermeyen yarısını da "Öteki"ler safından alıp, bu ülkede yaşayan her vatandaşa "Biz" diye sevgiyle sarılırsa, neler kazanacağını, bir bilse!..
Ben "Öteki"yim.. Dinlemez bile..
Sen "Biz"sin oysa, Başbakan için.. Seni okuması, seni düşünmesi, seni yorumlaması daha kolay..
Bir denesene..
Benim meramımı önce anlayıp, sonra Başbakana anlatsana..
"Vatandaş Hıncal, öteki olmak istemiyor.. Size oy vermemesi onu da, kimseyi de öteki yapmaz.. Hoşgörülü olun.. Size sövenler dâhil herkesi sevgi ile kucaklayın. Görün bakalım ne mucizeler olacak" desene..
"Dediğim dedikçilikten vazgeçip, bir iki eleştiriyi dikkate alsanız, aldığınızı gösterseniz, hem ülkede, hem dünyada imajınızın nasıl yükseleceğinizi göreceksiniz" desene, bıkmadan, usanmadan..
Başbakana, dostluk yapsana..