Çarşamba günü Milliyet'in manşetindeki Emre'nin resmini gördünüz mü?. Yüz ifadesini.. Havaya kalkmış, hem de nasıl tehdit eden parmağını..
Tam bir öfke resmi.. Dehşet saçan, terör yaratan öfke..
Bu resim ne zaman çekilmiş peki?.
Türk Milli Takımının kaptanının, fevkalade iyi oynadığı bir maçta, jenerik olacak kadar güzel bir atıp, takımını galip duruma yükselttiği anda..
Yani, en sevinçli, en coşkulu, en mutlu, en gururlu olması gereken saniyelerde, Emre, terör yaratıyor..
Emre "Öfke" kusuyor..
Çünkü, ne kaptanı olduğu milli takım, ne giydiği milli forma ve o formanın arkasındaki milyonlar umurunda değil.. Kendi kişisel nefretini her şeyin önüne koyan kafasına esir düşmüş, tribünlere ve televizyon kameralarına şov yapıyor.. Öfke şovu.. Terör şovu.. Ulusal, kitlesel bir sevinç ve coşku değil, kişisel nefret şovu..
Nefretin sebebi ne?..
Eleştirilmesi..
***
31 Ağustos tarihli Hürriyet'in birinci sayfasında çift sütun falan bir resim. 30 Ağustos törenlerine Cumhurbaşkanı rahatsız, Ana Muhalefet lideri, bir başka yerde işi olduğundan katılamamış. Protokolün 1 ve 2 numaralı yerlerinde Başbakan ve CHP Genel Sekreteri oturuyorlar. Yan yana..
Suratları asık..
Eee.. Alıştık. Biri iktidar, öteki muhalefet partisinin tepe temsilcileri.. Üstelik de mahkemelikler.. Hakaret davası.. Sarmaş dolaş olacak değiller ya.. Tören onları yan yana düşürmüş işte..
Sayfaları çeviriyorsunuz.. İç sayfalarda ayni ikilinin bir fotoğrafı daha var.. Yüzlerinde bir tatlı gülümseme.. Kırk yıllık iki dost, sanki bir maçta ortak takımları gol atmış, onun keyfi içinde görüntüsü veriyorlar, tribünde..
İçimi nasıl bir keyif sarıyor, bakarken..
İşte bu.. Milletin istediği, beklediği fotoğraf bu..
"Aramızda ne kadar fikir ayrılığı olursa olsun, biz bakın nasıl dostuz.. Çünkü hepimiz bu vatanın çocuklarıyız.. Türkiye bizim.. Birbirimizi eleştiririz, yerden yere vururuz.. Fikir ayrılıkları ayrı şey.. Farklı düşünmek bizi düşman yapmaz.. İşte görüyorsunuz, hele böyle ulusal coşku anlarında, nasıl kucak kucağayız!.."
Peki ama Hürriyet elindeki iki resimden niye somurtuk olanı ilk sayfaya, tepeye koymuş da, bu bakan herkese mutluluk verecek olanı içerilere minnacık saklamış?. Niye o millete keyif, millete mutluluk, millete umut verecek fotoğraf birinci sayfada yarım sayfa değil?. Bir fotoğraf bin yazı etmez mi bazen.. Bu fotoğraf işte o!..
***
Her şey bir "Gülümseme" ile başlayacak.. Kimse farkında değil.. Ne ülkeyi yöneten ve yönetime talip olan liderler.. Ne de medya..
İçimiz dışımız öfke..
Öfke oy getiriyor.. Öfke tiraj yapıyor.. Öfke reyting topluyor.. Daha doğrusu öyle sanıyoruz..
Onun için durmadan öfkeyle bağırıyor, saldırıyor, hakaret ediyor, aşağılıyor, onun için bu öfke sahnelerini "Canlı" yayınlamak için yarışıyor, durduk yerde "Öfke" senaryoları yaratıp insanları ekran önünde sahte kapışmalara sürükleyip reyting, ertesi gün bunları manşetten verip tiraj yapıyoruz..
Bu ülke, sporundan, siyasete, öfkeler ve kavgalar ülkesi..
Öfke ve kavga ile "Kazanma" hesapları yapanların ülkesi..
Biz öfke satıyoruz!..
O zaman söyleyin bakalım, o ülkede insanlar nasıl dost, nasıl kardeş olurlar?. Nasıl kader birliği yaptıklarını, yapmaları gerektiğini düşünürler.. Nasıl kendilerini en ağır şekilde eleştirenler dahil, başka fikirde olanları saygı ve hoşgörü ile karşılamayı öğrenirler..
Çocuklarımız beş yaşında ekran başına geçmeye başladıklarından itibaren "Öfke"yi öğreniyor, öfkeyle büyüyorlar.. Senden farklı düşünenler "Düşmandır, haindir, alçaktır" diye beyinleri yıkanıyor yıllarca..
Gençlik, delikanlılık çağına, kurulu "Öfke robotları" olarak geliyorlar.. Çünkü önlerine konan bütün örneklerde özenle "Öfke" var..
O zaman söyleyin bakalım, bu ülkede "Terör"ü nasıl önleyeceğiz?..
Emre'nin o "Terör" yaratan haline, bir de üstelik mahkemelik AKP ve CHP liderlerinin, o birbirlerine neşe ile bakan, şakalaşan fotoğraflarına bakın..
Cevabı bulacaksınız..
Ben de yazacağım tabii.
Yarın!..