Herkesin kafasında ayni soru var.. Dillendirmese bile, ayni soru..
"Türkiye ne zaman, yeniden, mutlu ve umutlu insanların ülkesi olacak?.."
Serdar Turgut yazıyordu geçen gün (7 Eylül / HaberTurk).. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) yaptığı araştırmada dünyanın en mutsuz ve kızgın gençlerinin Türkiye'de olduğu ortaya çıkmış..
Eeee!.. Gençler mutsuz ve kızgın olunca, onların büyüklerinin keyifli olması mümkün mü?. O zaman millet de mutsuz ve kızgın oluyor.
Nasıl olmasın..
Okulları on paralık diploma kurumlarına çevirip gençleri çocukluklarından itibaren bir ek dershane sistemine mahkum eden, onları daha ana okulundan başlayarak sınav manyağı yapan, çocukluklarını, gençliklerini keyif ve heyecanla yaşayacak zaman ve moral bırakmayan nerdeyse 20 yıl.. Sonra bunca zorlukla, bunca hayatından fedakarlık yaparak elde edilen Üniversite diplomasının elde kalması.. Nerdeyse hiç bir işe yaramaması.. Çünkü dışarda o diplomalıyı bekleyen iş yok..
"Peki şimdi ben ne olacağım" endişesi daha ergenliğin ilk yıllarında başlıyor.. Üniversite bitmiş, askerlik bitmiş, yaş otuzu geçmiş, hala bir baltaya sap olamamış.. Çünkü ortada balta yok..
Ne var?.
Terör!..
30 yıldır bitmeyen, giderek daha kanlı hale gelen terör.. Hemen her günün rutini haline gelen şehit ve gazi haberleri.. Ölüler, elsizi kolsuz, gözsüz yaşama mahkum olanlar..
Şimdi kendinizi bu gencin yerine koyun ve "Mutlu, umutlu ve hepsinden önemlisi, neşeli olmaktan vaz geçtik "Öfkesiz" diye düşünün bakalım, mümkün mü?.
Hem de etrafınız, bir yığın kızgın ve öfkeli "Büyükle" doluyken..
Bu gencin derdine derman olacak, onları kızgınlıktan, umutsuzluk ve mutsuzluktan kurtarması gerekenler, aslında sırf ama sırf bu sebeple iktidara sahip olmak isteyerek sandığa giden partilerin hepsinin, ama hepsinin lider kadrosu, karşısında bir mikrofon, önünde kendisini dinleyen üç kişi gördü mü, öfke kusmaya başlıyor, ötekine..
Öteki kim?.
Herkes için ayni.. "Kendisinden olmayan.. Kendi gibi düşünmeyen.."
Şimdi işi düzeltmesi gerekenler öfke içinde birbirlerine böyle saldırır, hatta alenen, bağıra çağıra aşağılar, hakaret ederken, bunları Allahın günü televizyon ekranlarında izleyen gencin, mutlu, umutlu ve "Öfkesiz" olması mümkün mü?.
"Bunlar mı, işleri güçleri birbirlerini yemek olan bunlar mı benim sorunlarımı çözecek" diyor genç..
..Ve de bu yüzden, arada, o gençler için yapılan çok ama çok güzel şeyler de kaynayıp gidiyor..
Geçen hafta sonu Gençlik Bayramı olmalıydı bu ülkede.. Bütün gazeteler manşet yapmalı, televizyonlar sabahtan akşama, programlar düzenlemeliydi..
Başbakan harika bir şey açıkladı çünkü..
"2013 yılında dershane sistemi bitecek.."
Recep Tayyip Erdoğan'ı bin türlü eleştirebilirsiniz.. Ama bir şey var.. Dediği oluyor.. O ne derse oluyor.. O demezse de hiçbir şey olmuyor zaten..
Yani, yıllardır, bu ülke insanlarının, çocukluğunu ve gençliğini sömüren sistem seneye bitecek..
Peki nasıl bitecek?. Ne olacak?. İşte size gazetecilik için açık alan.. Deş Allah deş..
Ama müjdeyi patlat, gençlere sevinci yaşat en başta..
Yok.. Haber nerdeyse satır aralarında..
Bakın, hayatımda AKP'ye oy vermedim.. Ama bu dershane sistemi kalksın.. Bu sömürü bitsin.. Gençler gençliklerini yaşamaya başlasın, bu sözü veren ve tutan Başbakanın elini Taksim meydanında öperim..
Başka partilerden olmak, başka partilere oy vermek, başka şeyleri düşünmek bir şey, ayni vatanın çocukları olarak sonunda "Ayni" şeyi istemek ve ayni sevinci paylaşmak bir başka şey..
Başbakanın elini öpeceğim bir başka şey daha var..
Terörü bitirirse..
İşte o zaman asıl, mutlu, umutlu ve öfkesiz insanlar oluruz.. İşte o zaman asıl Türkiye cennet olur!..
Peki terör nasıl biter?..
Onun üzerinde de yarın konuşalım!..