Efendim bu yazı bir yemek karşılığı yazılmıştır. Aslında yemeğe kalamadım. Kokteylde bir kaç yeşil zeytin atıştırıp yarım bardak soğuk su içmekle yetindim ama olsun.. Beni yemeğe çağırdılar ya.. Kalemimi satmama yeter.. Bu ülkede gazeteci bu kadar ucuzdur. Bir yemeğe, bir davete, bir bilete satılır, kendisinden istenen yazıyı yazar..
Bu da o..
Yaşasın DenizBank!..
Türk kültür ve sanatına destek olmaya devam ediyorlar.. Yıllardan beri İstanbul Senfoni Orkestrası'nın arkasında duran DenizBank, bu yıl bir kere daha İstanbul Yaz Opera Festivali'ne sponsor oldu. Bu yaz festivali önemli.. İstanbul'da yaşamayan ama bu kente gelen yerli ve yabancı turistler Avrupa Kültür Başkentliği'ne kadar yükselen bu dünya güzeli kentte, ilginç operalar izleyecekler..
Bu defa tema, tarih sanki..
Saraydan Kız Kaçırma (Mozart), IV. Murat (Okan Demiriş), Yıldırım Bayezid (Vivaldi), Aşkı Memnu (Selman Ada) mesela. Bir Mozart daha var.. Don Giovanni ve de kaçmaz bir konser.. Arjantinli ünlü tenor Jose Cura.. E lucivan la Stelle ve Nessun Dorma söyleyecek ya.. Yerimi şimdiden ayırttım Aya İrini'de.. Siz de erken davranmak istiyorsanız, tıklayın.
www.istanbuloperafestival.gov.tr
Şimdi DenizBank olmasa bu festival olmaz, yıllardır. Onlara teşekkür etmeyeceğim de kime edeceğim..
***
Ben bildim bileli dünya çapında tüm spor organizasyonlarının sponsoru Coca Cola, Avrupa Şampiyonası finaline de gazeteciler götürmüş.. Bir Ukrayna seyahatine satılan kalemler döşenmişler Coca Cola içmenin faydalarını..
Yani bu nasıl ucuz bir zihniyettir.. Gazeteci bu kadar kolay satın alınabiliyorsa, onu niye okuyorsunuz?. Gazete niye okuyorsunuz?. Bu mesleğe en ihanet edenler içimizdekiler.. Başkalarını lekelemek çabasıyla "Marka" yı düşürüyorlar. Kendilerinin de taşıdığı "Gazete" markasını..
Tüm Avrupa Şampiyonası boyunca, tüm medyada okuduğum en güzel, en çarpıcı, en anlamlı yazıyı Coca Cola'ya borçluyum oysa..
Bir ekonomist Fatoş Karahasan Milliyet'te
"AMK ve Emre'li bir kültür 'Respect' öğrenir mi" başlığıyla yazmış. (30 Haziran.)
Avrupa Şampiyonası 2012'nin sloganı "Respect/Saygı!."
Rakibe ve ırklara saygı!..
Fatoş gerçekten harika bir ironi ile halimizi anlatmış bir paragraf.. Sponsorluğun önemini anlatmış, ikinci paragraf..
"Coca Cola, sporun insanları birleştirme, farklılıkları azaltma ve dinamik ortamlar yaratma gücüne inanıyor ve sponsorluklara büyük kaynaklar ayırıyor."
Gene davetlilerden Fikret Ercan'ın yazısından öğreniyoruz ki, Coca Cola, şampiyonaya dünyanın dört bir yanından 1500 gazeteci davet etmiş. Bir başka sponsor Elton John ve Queens'i, 300 bin kişiye bedava dinletmiş, bir açık hava konserinde, tüm Avrupalı futbolseverlere..
Ayni masrafla, sayfalar, ekranda dakikalar satın alıp en güzel reklamları yayınlatmak dururken, böylesi, spor, kültür ve sanat olaylarına sponsor olmanın arkasında bir temel sebep var..
Halktan kazandığının bir bölümünü halka iade etmek.. Böyle bir ideale, hele de o spor, o sanat bu kadar muhtaçken itiraz etmek ve bunu yaparken, mesleği, meslektaşı karalamak..
Bu tür gezilere, yemek davetlerine ilke olarak katılmayanlara itirazım yok. Aslında onların, sponsorlu organizasyonlara biletle katılmaları da tartışılır..
Bu opera festivalinde mesela Jose Cura'yı üç otuz paraya izlemek mümkün. Çünkü gerçek bilet fiyatının önemli bir bölümünü DenizBank ödüyor.. Gitmeseler ya!..
Haa.. Davet yapan sponsorlar da biraz daha seçici olmalı..
Mesela Hürriyet'ten Mehmet Yılmaz ve Yazı İşleri Müdürü Fikret Ercan davet edilmişler..
Onlar istediklerinde, gazeteleri derhal yollar.
Yollamadı, kendi maddi güçleri dünyayı dolaşmaya yeter.. O zaman çağrı listesi hazırlarken, gençleri, yani bugün ve dünler kadar "Yarınlar"ı da dikkate ayırmak gerek.. Mehmet'in görmediği ülke, görmediği organizasyon mu kaldı?. Oysa Hürriyet'te daha Kapıkule'den öteyi bilmeyen genç spor yazarları var..
Sponsorlar, bizim gibi ununu elemiş, eleğini asmışlara değil, gençlere sahiplenmeli.. Ben kendi hesabıma, 2003 Dünya Atletizm Şampiyonası ile bu işleri tümüyle kapadım.. Bu ülkeye zaten az sayıda verilen "Basın Kontenjanı"ndan bir yer de işgal etmek istemiyorum, sponsor davetlerinde bir gence gidebilecek yeri almak da. Yasemin her türlü daveti nezaketle geri çeviriyor yıllardır. Ama ben böyle yapıyorum diye, başkasına "Niye gittin" demem.. Çünkü gidene kızmam. Gideni aşağılamam. Çünkü çok iyi bilirim ki, Cola Cola beni davet ediyor da, Kiev'e gidiyorsam, bu Muhtar Kent dostumun bana bir ikramı değil, benim ona bir lütfumdur!. Kendimin, ya da gazetemin rahatça karşılama gücüne sahip olduğu bir seyahat içimden gelmediği halde, Muhtar'ın ve onun Coke'unun hatrı için zahmete girip, yollara düşme lütfu..
Olaya bir de böyle baksanıza, "Satılık adamcı" meslektaşlarım!..
***
DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ve Deniz Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Perihan Yücel'e binlerce teşekkür..
(Sevgili dostlarım, Hakan ve Perihan..
Kusura bakmayın.. İki yeşil zeytin ve yarım bardak suya da bu kadar yazılır.. Siz beni Beyaz'la Maldivler'e götürün, bakın ne destanlar yazarım..)