"En hızlısı hepimizin" diye girmiş Ahmet Hakan beni de anlattığı yazısına.. (10 Haziran/ Hürriyet). "Bir yumak gazeteci için karne denemesi" diye bir köşe hazırlamış. Kendi gazetesi dahil, bazı köşe yazarlarını ayni başlıklar altında anlatıyor.. Daha o zaman yazacaktım, hem de teşekkür ederek.. Ama bir yandan bizim aile üzüntülerimiz, öte yandan bir kaşık suda fırtına yaratmak isteyenlerin, yazıyı sanal alemde istismar edip Hürriyet'i karıştırma ve Ahmet'i harcama çabalarının durulmasını bekledim..
İşte Ahmet Hakan'ın dedikleri ve benim dediklerim..
Ahmet.."Vazife şuuru: Yazmak için yaşayacak, yazmak için eğlenecek, yazmak için gezecek denli yüksek bir vazife şuuru... Plakalara bile yazmak için bakıyor."
Ben.. Tam tersi de doğru olabilir, hele de yaşlandıkça ve günlerim azaldıkça.. Yaşıyorum ve yaşadıklarımı yazıyorum.. Bu köşeyi yaratan Zafer Mutlu da öyle çizmişti, projeyi.. "Bize gelip öyle tatlı anlatıyorsun ki, seni keyifle dinliyoruz.. Şimdi onları okura anlat bakalım..
Ahmet.. "Neşe: Eskiden daha çok kahkaha atardı. Son zamanlarda azaldı kahkahaları... Ama bu durum 'neşeli hayat' olayının hakkını vermediği anlamına gelmez."
Ben.. Eskiden komedyenler beni daha çok taklit eder ve bu işi de hep "Kahkaha" üzerinden yaparlardı, belki de ondan öyle geliyordur, diyeceğim ama, neşemin, içten neşemin azaldığını ben de fark ediyorum...
Ahmet.. "Misyon: Farklı olmak... Herkesten farklı olmak... Bazen sırf bu misyona uysun diye herkes 'a' derken 'b' der. Doğrusunun 'a' olduğuna inansa bile..."
Ben.. İşte herkesin klişe yanılgısı.. Hayatım boyu düşünmediğim şeyi yazmadım. Ama farklı düşündüğüm her şeyi, yazmak için seçtim. Ayni düşüncede olduklarımı tekrardan kaçınırken. Yanılgının sebebi bu olabilir.. Sevgili Ahmet bir örnek versene.. "Şöyle düşündüğünü biliyorum ama, böyle yazdın" diye.. Tek bir örnek..
Ahmet.. "Stil: 'Hıncal Uluç tarzı' dendiğinde hepimizin aklına bir şey geliyorsa onun için 'başlı başına bir tarz' diyebiliriz."
Ben.. Teşekkürler.. Teveccühün..
Ahmet.. "Başlıca özellik: Kendi gündemine kendini kaptırması... Sonuna kadar... Kıyasıya..."
Ben.. Aynen!.. Ahmet.. "Rekabetçilik: Rekabet yapar ama temizinden... Rakiplerine 'malzeme' vermekten kaçınmayacak kadar 'centilmen'dir. Ben.. Müthiş rekabetçiyimdir. Bir gün önceki Hıncal'la rekabet ederim her sabah bilgisayarın başında.. Onu geçmem gerek. Geçemezsem biterim.. Ötekiler meslektaşlarımdır.. Ne kadar çoğumuz iyi olursak, "Gazete o kadar çok okunur.." O zaman ben de çok okunurum.. Pepsi çıkmasa, Coca Cola bu kadar satar, ortalık bu kadar çeşitli alkolsüz içecekle dolar mıydı?. Her başarılı köşe yazarı benim tirajımı arttırır. Benden nefret edenler dahil..
Ahmet.. "Hal ve gidiş: En hızlısı hepimizin... Hep böyle kalacak gibi..."
Ben.. İşte bu altından zor kalkacağım iltifat.. Teşekkür yetmez.. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Ahmet öyle köşeye sıkıştırmış ki, kelimeler yetmiyor..