Meydansız bırakılan kent İstanbul'un Taksim'i gündemde.. Tartışmalıyız.. Ama onu dahi beceremiyoruz..
Bir dünya metropolünde, pergelin sivri ayağının konduğu merkez nasıl tartışılır?. Şehircilik görgüsü ve bilgisiyle.. Asıl önemlisi İstanbul sevgisiyle..
Biz nasıl tartışıyoruz?..
Yontulmuş kafamızla.. İstanbul'la, kentle uzaktan yakından alakası olmayan peşin hükümlerle.. Ezber klişelerle..
Ortada, bana sorarsanız çok ama çok tartışılması gereken bir proje var..
Bakıyorum. Amiyane deyişle, ağzı olan konuşuyor..
Lehinde olanlar, şartlanmış kafalar.. "AKP yapıyorsa, alkış.."
Aleyhinde olanlar, daha da şartlı kafalar.. "AKP yapıyorsa yanlış.."
Böylesi sabit fikirlerin tartışmasından sonuç çıkar mı?.
Çıkmaz.. Atı alan Üsküdar'ı geçer.. Ankara gibi İstanbul da elden çıkar..
Melih Gökçek, altını oyarak, Cumhuriyet'in simgelerini birer birer yok ederek, Ankara'yı bitirdi..
Dünya üzerinde benzeri olmayan bir köstebek yuvası yaratıp, otomobillere tahsis etti. Şehirlerin insanlara, yayalara ait olduğu gerçeğini unutarak..
Saçma sapan savunanlar var. Efendim, trafik tıkanıyormuş da.. İnsanlar yollarda kalıyormuş da.. Ankara'da o zaman kaç araba varmış da, şimdi kaç araba varmış?.. Matematikleri de bu..
Londra'dan daha mı çok Ankara'nın arabası.. Oxford Caddesinden daha mı dar, Atatürk Bulvarı?..
Oxford Caddesini oymaya kalkanları, oyarlar İngilizler..
Champs Elysees'yi yürünmez hale getireni değil, getirmeyi düşünenleri Fransız halkı öyle bir devirir ki, Fransa Devrimi masal kalır yanında..
Kremlin Meydanı yürünmez, ulaşılmaz hale getirebilir misiniz?. Aklınızdan geçirebilir misiniz?. Lenin'in rejimi mi kaldı, Rusya'da?. Adı bile kalmadı, kurduğu devletin.. Hadi mozolesini kaldırın bakayım Kremlin Meydanı'ndan?..
Londra savaşta bombalandı. Taş üstünde taş kalmadı.. Savaştan sonra fotoğraflara bakıp, yıkılan simge binaları yeniden yaptılar..
Nerde Ankara'nın simgesi Kızılay binası ve meydanı?..
Cumhuriyetin simgelerinden Konservatuar, Mamak Belediyesi oldu. Başbakanın emrine rağmen, hala Kültür Bakanlığı'na devretmediler, müze yapmak için.. Başbakanın emrine rağmen, Tepebaşı'nda İstanbul'un kaderini değiştirecek, Frank Gehry imzalı dünya müzesini yaptırmadıkları gibi..
Melih Gökçek ve yandaşları bana bir, tek bir örnek göstersinler, köstebek yuvası kentleşmeye, dünyada..
Bağdat Caddesi 50 metrede bir trafik lambaları ile kesiliyor.. Bu yüzden trafik hızı duracak yavaşlığa iniyor.. Hadi Gökçek'in Ankara'da yaptığını yapın, Bağdat Caddesinin altını oyarak trafiği hızlandırın, ama o dünyalar güzeli promenad bulvarının kaldırımlarını yok edin bakalım, başınıza neler geliyor?.
Atatürk Bulvarı'nda işte aynen bu cinayeti işledi Gökçek..
Viyana'nın, Roma'nın, Berlin'in, daha aklınıza neresi gelirse oranın meydanları ve bulvarları "İnsan"la tıklım tıklım doluyken, Ankara, otoban şehir oldu..
Şimdi Taksim projesi bana dehşet içinde bu projeyi hatırlatıyor..
Taksim'i, bugün otobüs son durağı bekleme oto parkına dönmüş, meydan özelliklerini tümüyle yitirmiş Taksim'i, yayalara açık, trafiğe kapalı bir meydan yapma, temelde iyi düşünce.. Dünya üzerinde araçlara kapalı bölgeleri olan kentler tonla..
Ama o bölgelere gidiş kolaydır. Farkına bile varmazsın, bir yolda yürürken, trafiksiz bölgeye geldiğinizin..
İstiklal Caddesi gibi, yayalaştırılmış yollar açılır trafiksiz meydana.. Oyuklar, köstebek yuvaları deliklerle bölünmüş, yok edilmiş, daraltılmış, yürümesi imkânsız kaldırımlar değil.. Meydana yürümek mümkün değilse, trafiksiz meydan ne işe yarar, söyler misiniz?.
İşte Lütfi Kırdar önündeki trafiksiz meydan.. Kaç kişi, parmakla sayın kaç kişi yürüyor günde?. Nasıl gelsin yürüsün?. Ve de niye yürüsün?.
Bu nasıl şehircilik?. Bu nasıl Belediyecilik?. Hem de Lütfi Kırdar, Cemal Reşit Rey ve Muhsin Ertuğrul gibi kentin üç önemli kültür sanat merkezinin açıldığı meydan burası.. İçinde insan gören oldu mu?.
Taksim projesini, peşin hükümler, dogmalarla değil, akılla, sevgiyle, bilgi ve görgüyle tartışmamız gerek..
Dünyaya, örneklere bakarak tartışmamız gerek..
Öyle mi yapıyoruz?.
Tek başıma da kalsam, ben öyle yapmaya devam edeceğim..