Tabii, çok şarkı dinledim.. Her türden.. Her türlü.. Konserde, şovda, sinemada, plakta, kasette, videoda, DVD'de.. Pek çoğu da etkiledi beni..
Başlığa koyduğum iki tanesi başka.. Aslında anlatmak istediğim şarkı da değil pek.. Şarkıcı.. Yorum.. Ve de o anlardaki benim ruh halim.. Bilmiyorum.. Niye bilmiyorum.. Ama ikisi de kulağıma değil, içime aktı, onu çok iyi biliyorum..
İlki 1994 senesi..
Los Angeles, Pasadena Rose Bowl Stadyumu.. Dünya Kupası Finalleri kapanış törenleri.. Sahanın ortasında, o yılların en ünlü şarkıcısı, gene o yılların en ünlü şarkısını okuyor, 50 metre ötemde.. Ama 50 santimden kalbime okuyor sanki.. Bana öyle geliyor..
Bir aşk şarkısı söylüyor.. O sıralar yalnızım.. Aşk meşk yok kalbimde.. Az sonra Kazım Baba gelecek.. Beni alacak, Los Angeles gecelerine dalacağız.. Ama ben dalmış gitmişim bile, kim bilir nerelere..
Aşık olsam..
Sevdiğim çok uzaklarda olsa tamam..
Ama kimse yok hayatımda.. O mu sebep acaba?.. Aşka özlem mi, şarkının beni bu kadar etkilemesine sebep olan..
Şarkıcı Whitney Houston.. Şarkı.. I will always love you.. Herkes gibi, filmde dinledim ben de 2 yıl önce.. Bodyguard'da.. Bayıldım.. Ama o gece orda başka.. Kendisinden canlı dinliyorum ondan mı?. Bilemem.. Bildiğim, biri bana böyle dese.. Hep dese.. Ölene dek.. Hatta ondan sonra..
Öldüm!..
İkincisi geçen hafta sonu..
Cuma akşamı.. TİM'de konserdeyim.. Sahnede fişek gibi bir senfoni orkestrası.. Olağanüstü alaturka sazlar.. Harika bir koro.. Karşımda yaşayan en büyük kadın seslerimizden biri.. Belki de birincisi.. 5 metre ötemde.. Ama sanki 5 santim ötemde kulağıma fısıldıyor, yalnız benim için..
Bana öyle geliyor..
Bir aşk şarkısı söylüyor o da..
Kalbimde gene kimseler yok..
Ama ben gene daldım gittim.. Ve bu defa kesin anladım.. Beni bu kadar duygulandıran, şarkının beni bitirmesine sebep olan şey, aşka özlem..
Aşkı özlemek, aşık olmaktan çok daha zor.. Birinde somut biri vardır. Ya yanındadır, ya koşar gidersin.. Ötekinde yanında olan sadece "Umut" tur.. Ölene dek seni terk etmeyecek umut.. Bir gün, mutlaka.. Şarkıcı Melihat Gülses.. Şarkı.. Günaydınım.. Nar Çiçeğim.. Sevdiğim..
Yani bir şarkı bu kadar mı güzel, bu kadar mı içten ve bu kadar mı insanın içine okunur.. Gözlerimi kapıyorum ve hayallere dalıyorum..
Bir sabah uykudan böyle uyandığımı düşlüyorum.. Perdeler aralanmış, sızan güneşin ışıkları sabahın olduğunu haber verirken, kulaklarımda, sevgilinin sesi.. "Günaydınım.. Nar Çiçeğim.. Sevdiğim!..
Sonra, harikulade kokusunu hissediyorum gözlerimi tam açmadan ve dudaklarıma dokunan bir çift dudağı hissediyorum, sımsıcak sarılırken... Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, böyle uyanır, herhalde..
Böyle başladı, Melihat Gülses'in konseri..
Ötesi rüya!..
Anlatmaya kelimeler yetmez.. Harikulade dakikalar yaşadık ben ve arkadaşlarım.. TİM'in 1300 koltuğunu tıka basa dolduranların hepsi mutluydu.. Hemen önümde oturan Yalçın Tura Üstadım dahil..
Türker İnanoğlu'na, bu müthiş proje, bu müthiş yapım için bir kere daha teşekkür..
Konser nisan ayında tekrar edilecekmiş.. Yerlerinizi şimdiden ayırtın..