Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Topkapı'da 2.5 saat!..

Çarşamba öğleden sonra üçe doğru iki dişimi çeken sevgili doktorum Cüneyt Oral "Bugün aktif bir programın yok herhalde" dedi.. "Hayır hocam" dedim. Haftalık programda bugünü dinlenme olarak ayırdım. Sadece akşam üzeri Kültür Bakanıyla kısa bir buluşmamız olacak. Oturup konuşacağız. O da aktif sayılmaz pek.." Kafasını salladı Cüneyt Hocam.. "İyi.. Çünkü dinlenmen gerek.." "Hiç merak etme" dedim..
Büyük lokma ye, büyük laf söyleme.. Meğer, Sevgili dostum Ertuğrul Günay, yıllardan beri bu sütunlarda ona zaman zaman dokundururum ya.. Hepsinin intikamını bir defada almaya karar vermiş.. Nerden bilirim..
Önce Mecidiye Köşkü'nde buluştuk. Allahtan geleceğim biliniyor. Arabamın Gülhane Parkı'na girmesine izin verildi. Yoksa, girişten Köşk, nerdeyse tamamı yokuş kilometreler.. Biterdim.
Köşk'te Konyalı ikramı nefis Osmanlı şerbetleri ve kurabiyelerle, derdimi anlattım..
Türk Balesinin kurucusu Madam Ninette de Valois'nın ölümünün onuncu yılı.. Gene Madam'ın kurduğu İngiliz Balesi, onu ilk baharda olağanüstü bir törenle andı. Sıra bize geldi. Madam'ın ilk öğrencisi, onun sayesinde bir dünya starı olan, Moskova Bolşoy'da baş rol dans eden Meriç Sümen, kolları sıvadı ve bir anma programı hazırladı. Bütçenin tümü 120-150 bin lira arası.. Tabii sponsor gerek..
"Sevgili Bakanım" dedim.. "Bu anma günü için kurulacak komitenin onursal başkanlığını kabul ederseniz, sponsor bulunması kolaylaşır.."
Randevumuz altıda.. Ben tıkanan trafikte kilitlendim, geciktim.. Vaktimiz dar. Dosyayı önüne koydum. "Bunu uzmanlarınıza verin incelesin, şimdi vaktiniz yok" dedim. Gene de sayfaları hızla çevirerek bir göz attı..
"Bu görevi mutlulukla kabul ederim" dedi.. "Bütçe de pek fazla değil. Buluruz, merak etme.."
Sonra bana döndü.. "Arkeoloji müzesinde, bir minik tören var. Boğazköy Sfenksini 95 yıl sonra Almanya'dan geri getirdik. Onun için.. Programın yoksa gelsene.."
Olay güzel de, Arkeoloji müzesi, bahçenin ta öte ucunda.. Bizim evin değil, sarayın bahçesi.. Dünyanın öbür ucu..
"Yol üstünde yeni bir müze açtık.. Silah Müzesi.. Onu da görürsün.."
Yani Allah sizi inandırsın, ben askerde bu kadar cebri yürüyüş yapmadım..
Amma velakin.. Değdi..
Silah Müzesi henüz bitmiş. Bugün yarın, ziyaretçilere açılacak.. Mutlak gidin.. Osmanlı Padişahlarının silahları.. At başlıklarından, oklara, sadaklara, kılıç kalkanlara, tabanca ve filintalara..
Nasıl süslemeler, nasıl ince işlemeler.. Yani neticede ölüm aleti bunlar.. Bu kadar mı özenilir?. Bu nasıl işçiliktir?.
Hele oklar üzerinde ebru işlemeler var ki?. Hadi sadak ve yay sende. Ondaki özeni anlarım, ama fırlatıp atacağın oka işleme neden?.
Padişah olmak bu herhalde.. Müze, eski bir Bizans Bazilikası üzerinde. Onu da korumuşlar. Taban cam.. Yürürken aşağıdaki bazilikayı da görüyorsunuz. Harika bir çalışma..
Ordan gene yürü Allah yürü.. Arkeoloji Müzesi'ne geldik. Önce küçük bir kokteyl ve törenler Müze Kart+ tanıtıldı.. 40 liralık bir kredi kartı gibi nesne.. Bir yıl boyunca bu ülkenin bütün müzelerine giriş (Bazı özeller dahil), müze hatıra eşya dükkanlarında ve devlet kültür etkinliklerinde indirim sağlayan çok hoş bir düşünce..
Sonra da Boğazköy Sfenksini anlattı Bakan..
Hattuşa kazılarında çıkmış. İki tane.. Ama 3500 yıllık. Hasar görmüş.. Almanlar "Biz tamir ederiz" demişler. Berlin'e götürmüşler.. Biri geri gelmiş.. Öteki orda.. Bu arada Almanya bölünmüş, birleşmiş, biz unutmuşuz falan filan.. Günay görünce "Bu bizim. Geri yollayın" demiş.. Mırın kırın.. Ama Almanlar hala ülkemizde arkeolojik kazılar yapıyorlar.. Yani ima etmiş ki, "Malımızı geri vermezseniz, bu kazılar durabilir.."
Çarşamba sabahı Boğazköy Sfenksi İstanbul gümrüğüne gelmiş..
"Bir süre Arkeoloji Müzesi'nde sergileyeceğiz. Kasım, Hattuşa'nın Dünya Kültür Mirası ilanının 25'inci yılı. Kutlama törenlerinde heykeli oraya, yerine taşıyacağız.."
Neden, İstanbul gibi bir turizm selinde değil de, kuşların pek uçmayıp, kervanların pek geçmediği Boğazköy'de..
Günay, hem de nasıl romantik bir açıklama yaptı, inanmazsınız..
"Bitkilerin canlarının olduğunu artık hep biliyoruz. Ama bazıları, içlerinde bilim adamları da var, hayvanlar gibi, konuşmadan, sevgiden, müzikten anladıklarına, okşanan, sevilen bitkilerin daha güzel geliştiklerine inanıyorlar. Ben taşların da canlarının olduğuna inanıyorum.. Bu heykel, bu taş, 3500 yıl durduğu topraklara dönünce mutlu olacak.. Yüz yıldır onun hasretini çeken etraftaki taş toprak da bayram edecek, hissediyorum" dedi..
Sonra son sözünü söyledi..
"Ben göremem biliyorum.. Ama inanıyorum ki bir gün kültürel eserler, çıktıkları topraklara dönecekler.. Bizimkiler bize geri gelecek. Bizim alıp getirdiklerimizi de biz, gerçek sahiplerine iade edeceğiz.."

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA