Yani aptalca şeylerle uğraşmakta üstümüze yok.. Ülkede akla hayale sığmaz dev sorunlar var. Nerdeyse bölünmenin eşiğine gelmişiz.. Millet işi gücü bırakmış bir televizyon dizisiyle uğraşıyor..
Gazetelerde manşetler.. Birbiri ardına köşe yazılar.. En önemli siyaset adamlarından demeçler.. Tarihçilerin birbirlerine girmeleri.. Yetmiyor.. RTÜK'e de 100 bine yakın şikayet ve ihbar yazısı gitmiş..
Yahu alt tarafı dizi.. Üst tarafı da dizi.. Millet akşam vakti evinde otursun, ucuz eğlensin diye yapılmış bir dizi..
Millet de eğlenmiş ha.. Reytingler 20.. Bu ne demek bilir misiniz?. Ayni gece en büyük kanalların ana haber reytinglerinin toplamından fazla.. Yani, yurtta olup bitenler kimsenin umurunda değil. Umurunda değil.. Tamam mı?.
Ee.. Sen de güler geçersin..
Yahu kabak çekirdeği yerine eğlencelik çekilmiş dizi, bir bilimsel belgesel, bir tarih tezi yerine kondu..
Ne mukaddesat kaldı, ne milliyet, ne Osmanlı..
Şimdi oturup bu konuyu yazacağım.. Ne işe yarayacak?..
Bu yazıyı okuyanlar, zaten abesle iştigal edildiğini, bir kaşık suda fırtına koparılmaya çalışıldığını biliyorlar. Onlara söylemeye gerek yok. Kıyamet koparanların büyük bir bölümü, bu işi bilinçli, sırf kıyamet kopsun diye yapıyorlar. Onlara da faydası yok.. Geriye kalıyor, bilmeden, etrafın gazına gelenler.. Onlar da zaten gazete okumuyorlar..
O zaman kime, ne yazacağım ki ben ve niye yazacağım?..
Yahu tarihte Osmanlı'yı da geride bırakan, topraklarında güneş batmayan, izleri halen de devam eden bir Birleşik Krallık vardı.
Bu krallığın en ünlü insanlarını, en büyük fatihlerini, krallığı dünyanın tepesine oturtanları, başta Shakespeare, ne utanç verici hallere sokmadı mı?.
İngiliz krallarının, başta bizim halk sinemadan bilir, Aslan Yürekli Rişar, romancılar, sinemacılar yerin dibine sokup, elin hayduduna muhtaç etmediler mi?.
Dünya uygarlığının beşiği antik Yunan'da, babalarıyla yatan kızlar, analarını halleden oğlanlar (Hepsi kral, kraliçe, pres ve prenses) edebiyat şaheserlerine konu olmadılar mı?.
Bir başka uygarlık tarihi Mısır, ayni zamanda kardeşin kardeşle çiftleştiği skandallar tarihi değil mi?. Fransa.. Romanlara bakarsan, o ne rezil tarihtir?.
Fransa'nın en büyük adamı Kardinal Rişliyö, kocası Fransa Kralına, en büyük düşman bir İngiliz kontu ile ihanet eden kraliçeyi teşhir etmek isterken, bizim müthiş kahramanlarımız Atos, Portos, Aramis ve Dartanyan, canları pahasına ortaya atılıp, Rişliyö'yü rezil, krallarını boynuzlu yapmadılar mı?. Dünya da alkış tutmaz mı hala, Fransızlar başta, Üç Silahşorlar'a.. Kaç filmi çekildi. Gene çekiliyormuş.
Roma, sözüm ona din ve papalık tarihi, hele de Borjiyalar edebiyatın en mühtehcen yanı değil mi?. Ya Roma kralları.. Mesela Caligula için çekilen filmi, o devir için BBC'nin yaptığı diziyi izlediniz mi?. Ya da Roma'daki her kadının kocası, her erkeğin karısı diye ilan edilen en büyük imparator Jül Sezar'ın öykülerini..
Yaz yaz, oku oku bitmez. Hepsi de film olur, dizi olur, rekorlar kırar, ödüller alır.. Kimse de "Bu nasıl tarih" demez. Çünkü onların tarih değil roman, film, dizi olduğunu herkes bilir..
Yahu Kanuni hep haremdeymiş, içki içiyormuş.. Sen de bir dizi yap, Kanuni'yi Viyana önlerine kadar götür, itiraz eden mi var?. Ama bakalım o fetihler dizisini kaç kişi izler görelim..
Hafta sonu evdeydim, fena halde üşüttüğüm için.. Bu saçmaları mecburen okurken aklıma Son Hazaryalı geldi.. Ya onu dizi yapsalardı?.
Son Hazaryalı asıl, tarih tezi gibi bir roman..
Arthur Koestler'in 13. Kabile tezine dayalı.. Koestler, Hitler'in kestiği Avrupa Yahudilerinin aslında Museviliği kabul etmiş Hazar Türkleri olduğunu iddia eder.
Cahit Ülkü'nün İnkılap yayınlarından çıkan Son Hazaryalı adlı bir nefeste okuduğum kitabında Hürrem bu Hazarya kalıntılarında doğmuş bir Yahudi kızıdır. Hazarlar darmadağın olunca, Sevgilisi İspanya'ya kaçar.
Hürrem esir olarak İstanbul'a satılır. Saraya sızmayı, Kanuni'nin gözüne girmeyi başarır.
Sıra Osmanlı'nın başına bir Yahudi Hazaryalı'yı geçirmeye gelmiştir. İspanya'daki sevgilisini İstanbul'a getirtir. Kanuni'yi boynuzlar. Onunla yatar, hamile kalır ve tarihlere Sarı Selim olarak geçen şehzade doğar.
Onun tahta geçmesi için, önündeki engellerin kalkması gerekir. Hürrem Kanuni'nin önceki karısından olma, halkın ve askerin çok sevdiği Şehzade Mustafa'nın idam fermanını Kanuni'den almayı başarmakla kalmaz, kendi doğurduğu Şehzade Beyazıt ve Mehmet'i bile idam ettirir. Çünkü onların babası Kanuni'dir.
Oysa Hürrem tahta saf kan bir Yahudinin geçmesini planlamıştır.
Başarılı olur. Selim tahta çıkar.. Yani, Kanuni'den sonra Osmanlı padişahları, Hazar Türk Yahudileridir romana göre....
Hadi buyrun.. Bu roman dizi olsaydı maazallah, İstanbul'da kan gövdeyi götürmüş müydü, götürmemiş miydi?.
Bu bir kaşık suda fırtınalar yaratma meraklısı ülke, yerinde durabilir miydi, dersiniz?.
Yahu, ülkenin demokrasi yolunda aldığı yolu anlata anlata bitiremiyoruz, sonra da alt tarafı bir dizi için yorgan, nerdeyse ülke yakıyoruz..
Bu ne ayıptır?. Bu ne iki yüzlülüktür?. Bu nasıl demokrasidir, bilen, anlayan, söyleyen var mı?.
Çıkar mı?.