Son zamanlarda okuduğum en hoş yazılardan biriydi, Nancy Gibbs'in satırları.. Kim mi?. Amerikalı bir yazar ve araştırmacıymış. Kitapları varmış.. Time'ın son sayısının baş, daha doğrusu son yazarı. Onlar baş yazılarını en sona koyarlar. Derginin kapak konusu "2010'un en iyi 50 keşfi"ydi.
Sürücüsüz arabalardan, mikropsuz sivrisineklere kadar. Haberi gazetelerde okumuşsunuzdur zaten..
Nancy "Beklenmedik keşifler yapabilmek için lazım olan tek şey zaman.. Teknoloji de bir tek onu veremiyor bize" diyor ve ekliyor, daha başlıkta.. "Boş zamanı yeniden keşfetmeliyiz!.."
Yazının girişini size nakletmek isterim.
"Keşfetmek, bilinmezlik ve tanınmazlığa bayrak açmaktır. İşe yarar bir şey yaparsın ve sonsuza dek yaşarsın. Hans Geiger ve onun ünlü sayacı, Samuel Morse ve alfabesi, Joseph Guillotin ve keskin bıçağı.. Ama bir yandan da biliriz ki, her Edison ve Jones Salk'a karşılık, dehaları söylenmeyen, adları bilinmeyen, belki zengin, ama asla ünlü olamayan bir kaşifler ordusu vardır.
Marion Donavan adını duydunuz mu hiç?. Ben duymadım. İki çocuk annesi bir ev kadını. 1946 yılında çocukların çamaşırlarını yıkamaktan bıkmış, oturmuş Singer dikiş makinesinin başına.. Banyosundaki duş perdesini de yırtıp.. Ne bulduğunu tahmin edersiniz. Naylon çocuk donu.. Bezi bağla, donu giydir, akşama dek dolansın.. Sonunda ayni donu naylon paraşüt kumaşından imal edip, dünyanın en ünlü moda mağazası, Saks Fifth Avenue de satmaya başlamış. O kadarla kalmamış. Islağı emen ve kullanıldıktan sonra atılan kağıttan çocuk bezini de icad etmiş, durmadan yıkayıp asmaktan kurtulmak için.. Elinde icadı fabrika fabrika dolaşmış.. Koca koca işadamları, uzmanlar "Lüzumsuz" demişler.. "Pratik değil" demişler. Sonunda bir şirket işin farkına varmış. Adını tahmin edersiniz.. Pampers!.."
Üniversite yıllarımda yurtdışına gittiğimde, eşten dosttan en çok aldığım siparişti, Pampers.. Yeni doğum yapan annelerin imdadına yetişmek için paket paket taşırdım.. Bir yere sığmaz da lanet.. (Türkiye nerden nereye geldi, bakar mısınız?.)
İlkokuldayken, Bandırma'da, ağbim mahallede top oynarken, seslerini duyardım, pencereden görürdüm ama yanlarına inecek vakit bulamazdım. Çünkü 6 kişilik ailemizin anneme yardımcı tutacak geliri yoktu o zaman. Öcal Bey, şehzade.. Serpil minnacık.. Tek yardım edecek durumda ben.. Kemal'in, mamasını hazırlayıp yedirmek, salıncağında uyutmak, altını değiştirmek dahil.. Pampers o yıllarda Amerika'da icad edilirmiş meğer..
Nancy "Galileo, 'Merak ve şüphe keşiflerin babasıdır' der. Eflatun ise 'İhtiyaç keşfin anasıdır' iddiasındadır" diyor ve kendi fikrini ekliyor..
"İnsanların rahatlarına düşkün olduğu modern zamanlarda ise tembelliktir, sebep.. Bize elektrikli diş fırçasını, uzaktan kumandayı veren tembelliktir.."
Hepsi doğru, bir tarafından..
Yazının finali de enfes..
"Bazı insanlar, bazı anlar, bazı keşifler hayatımıza davul sesleri arasında girerler. Bazıları ise, utangaç bir sessizlik içinde kayarlar yaşamımıza, ama o kadar çok şey değiştirirler ki, sonunda.. Yaşamım boyu pek çok büyük, ünlü, değerli hocalarım, profesörlerim oldu. Bana, ilk kompozisyonunda 'Sonra' sözcüğünü çok kullandığı için tecrübeli hocası tarafından azarlandığı için bir kenarda ağlayan küçük ilkokul öğrencisine, kâğıdının üzerine bir yıldız resmi çizip 'Yazmaya devam et' diyen ve ikinci sınıfa geçiren ve yepyeni bir dünyaya yelken açmamı sağlayan genç öğretmendi unutulmaz olanı. O beni keşfetmedi. O bir yazar keşfetti."
Bu satırları okurken, Kilis Kemaliye İlkokulu'na götürdü anılarım beni.. Mazhar Hocamı hatırladım.. Bana "Yaz" diyen, yazdıklarımı "Bakın Hıncal ne güzel yazmış" diye sınıfta okuyan Mazhar Hocamı..