Köşemizi bu hafta Mehmet Coral'ın, Sevgili kardeşim Yiğiter'e (Uluğ) yolladığı satırlara ayırıyorum.. Her ikisine de teşekkürlerimle..
"Sanırım Lance için birlikte ağladık. Her olgu, imge, tını bana, beraberinde bazı fotoğrafları, dizeleri yanında taşıyarak gelir. Örneğin Lance ki, ismi bile başlı başına bir simge.. Ortaçağ şövalyelerinin meydan okuma silahı.. Hani atlarını karşılıklı hızla sürerken ellerinde taşıdıkları, birbirlerini dürtüp düşürme mızrağı var ya, ona Lance derler işte..
Tanrısal bir enerji ile bitiş çizgisini her geçişinde aklıma T.S. Eliot'un şu dizeleri takılı kaldı..
'..I am Lazarus..
Came back from the dead..
Came back to tell you all..
I shall tell you all!..'
Öte yana gitmiş, dönmüş gibiydi.. Sanki o astral yolculuğunda katettiği mesafenin yanında, Tour de France'ınkiler vız geliyor gibi basıyordu pedallara.. Onun bakışlarındaki parlak ışığı bir de Abebe Bikila'da görmüştüm.. Tek fark, Abebe'ninkiler abanoz rengiydi.."
***
"Ben Lazarusum..
Ölümden döndüm geri..
Döndüm, söylemek için size hepsini..
..Ve hepsini söyleyeceğim.."