Bugün de konumuz TEMA'nın (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) Bodrum'un Türkbükü beldesinde 130 hektarlık alanı ağaçlandırma çabalarının öyküsü.
Dün "Türkbükü'nde bir Don Kişot" başlığıyla yayınladığımız yazı öyle yankı uyandırdı ki, devamını getirmek boynumuzun borcu oldu.
Çünkü gerek kamunun, gerekse kamuoyunun gösterdiği duyarlılık, Türkbükü'ndeki projenin bitirilebileceğine, ondan da önemlisi Türkiye'nin daha yeşil, çevreye daha saygılı günlere ulaşabileceğine ilişkin umutlarımızı artırdı.
Kamu ve kamuoyu
Öncelikle kamu yönetimine teşekkür ederiz. Kamu derken, konuyla birinci derecede ilgili Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü'nü kastediyoruz.
Ağaç sevgisini yakından bildiğimiz Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, Anayasa'nın 169'uncu maddesindeki "Yanan ormanların yenisi yetiştirilir, başka bir iş için kullanılamaz" hükmü uyarınca yanan alanların asla başka amaçlı kullanım için tahsis edilmediğini ve bir yıl içinde ağaçlandırıldığını bildirdi, Hazine tarafından TEMA'ya tahsisli Türkbükü'ndeki alanın da bu kapsamda olduğunu, yani sadece ağaçlandırma için değerlendirilebileceğini vurguladı.
Orman Genel Müdürü Osman Kahveci ise şu bilgileri verdi: "Türkbükü'ndeki TEMA arazisinde ilk yangında 6.5 hektarlık, ikincisinde ise 95 hektarlık bölümdeki fidanlar yok oldu. Yangınlarla ilgili şüpheliler belirlenip haklarında yasal işlem yapıldı. Ayrıca geçen yıl yine Bodrum'da, Türkbükü'yle aynı günlerde yanan Kızılağaç bölgesindeki 308 hektarlık alan da, 500 bin fidan dikilerek yeniden ağaçlandırıldı."
İki birimin yetkilileri de Ege'deki orman yangınlarında bölgenin sıcak iklimine pek dayanıklı olmayan ağaç örtüsünün de önemli bir etkisi olduğunu vurguladılar ve bu konuda kamuoyunu aydınlatmak için önümüzdeki aylarda bir sempozyum düzenleneceğini belirttiler.
İkinci teşekkürümüz bizi gün boyu e-mail bombardımanına tutan okurlarımıza. "Bir millet bindiği dalı kesebilecek kadar bencil olabilir mi" diye soranların öfkelerini, "Peygamberimiz 'Yarın ölecek olsanız bile bugün fidan dikin' der ama biz orman yakarız" diyenlerin hüzünlerini aktarmaya kalksak, yerimiz yetmez. Ancak bir iletiyi çok önemsedik. Türkbükü'nden Ertuğrul Uçar bakın içler acısı durumu nasıl anlatıyor: "
Türkbükü'nde yapılaşma istilası son 10 yıldır iyice yoğunlaştı. Rantın çok yüksek olduğu bölgede ne doğaya saygı, ne de ekolojik denge gözetiliyor. Türkbükü'nün yerlisi olarak yaşananları çok iyi gözlemledim. Beldede sermayenin, seçmenlerin ve yerel yönetimin rant için anormal bir koalisyonu var. Bu koalisyon güzelim Türkbükü'nü peşkeş çekiyorlar. Herkes oyunu pazarlıyor. Yamuk olan imar durumunu hangi aday doğa açısından en haksız hallediyorsa, gidip ona oy atıyorlar."
Kayıp dosyalar konusu
Bir dostumuz da arayıp bayram tatilini Türkbükü'nde geçirdiğini, TEMA arazisinin hemen yanında dev bir çöplük olduğunu anlattı. TEMA'nın başına dert olan, bir türlü kaldırtamadığı çöplük o. Dün sözünü ettiğimiz kayıp dosyalar da zaten o çöplükle ilgili.
Yeri gelmişken düzeltelim. TEMA yönetimi yazımız üstüne telefon edip bize Türkbükü macerasını anlatan Mütevelliler Heyeti üyesinin ya olayı yanlış hatırladığını, ya da doğru ifade edemediğini bildirdi, şu bilgiyi verdi: "O çöplük yol açtığı çevre kirliliği bir yana, yaz aylarında sık sık tutuşarak yangın tehlikesi yaratıyor. Hatta arazimizdeki yangınların en az biri o çöplükten çıktı. Kaldırılması için ısrarlı girişimlerde bulunduk. Kaybolanlar işte o çabaların dosyaları."
Çevre ve Orman Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği ile Orman Genel Müdürü Osman Kahveci de, bakanlığa ve bağlı birimlere Türkbükü ile ilgili herhangi bir dosya gelmediğinin altını çizerek teyit ettiler.
Bu durumda sorunun adresi Türkbükü'nde. Bayramını o beldede geçiren dostumuzun aktardığı izlenimler de zaten aynı adresi işaret ediyor. Anlaşılan, TEMA'nın çilesi bitmeyecek.
Olsun. Türkbükü'ndeki mücadeleyi Don Kişot kazanacak. Yeter ki, kamu desteği, kamuoyu duyarlılığı eksilmesin...