IMF Başkanı Horst Köhler'in şu sıralar gözü iyi öğrencisi Türkiye'de, kulağı ise kötü öğrencisi Arjantin'de...
Türkiye iyi öğrenci, çünkü tavsiyelerine uyuyor. Arjantin kötü öğrenci çünkü dikleniyor.
Türkiye ile Arjantin ayrı yarıkürelerde olsalar da, üç yıldır kaderleri ortak.
2001'de ikisi de tarihlerinin en ağır kriziyle karşılaştı. Türkiye o yılın Şubat ayında, Arjantin ise Aralık'ta.
Objektif iktisatçılara göre, ikisinde de krize IMF reçeteleri neden oldu.
İkisinde de bu ekonomik deprem sonrası mevcut yönetimler tasfiye edildi.
Şimdi ikisi de yine IMF programlarıyla düze çıkmaya çalışıyor.
Vals ve tango
IMF heyeti, 7'nci Gözden Geçirme'nin ikinci bölüm görüşmeleri için yarın Türkiye'ye geliyor.
Bir IMF heyeti de 2'nci Gözden Geçirme Görüşmeleri için geçen hafta Arjantin'e gitti.
Türkiye ile ilişkileri bir "vals" uyumunda süren IMF, performanstan memnun. GSMH geçen yıl yüzde 6.5 arttı, bu yıl da yüzde 5 hedefleniyor. Enflasyon yüzde 16'ya geriledi. İhracat 50 milyar dolara dayandı. Mevduatta ağırlık, dövizden TL'ye döndü. Kamu borçlarının milli gelire oranı yüzde 90'lardan 60'a geriledi, bu yıl yüzde 40'a çekilmesi amaçlanıyor.
IMF ile "tango"ya kaldığı yerden devam eden Arjantin'in 2003 karnesi de fena sayılmaz: Büyüme hızı yüzde 8'i buldu. Vergi gelirlerinde artış sağlandı. Enflasyon tek haneye indi. Daha ne olsun...
IMF heyeti şimdi Ankara'dan başarısını taçlandıracak ve kalıcı kılacak yapısal reformların düğmesine basmasını istiyor: Özelleştirmenin hızlandırılması, vergi ve sosyal güvenlik reformları gibi. Tabii yüzde 6.5 faiz dışı fazlanın tutturulabilmesi için memur ve emekliye yapılan zamlarla bozulan bütçe dengesinin ek kaynaklarla takviyesi de güncel sorun olarak masada.
IMF heyeti Buenos Aires'den ise sadece bir talepte bulunuyor: Dış borcunu yeniden yapılandırma programını bir daha düşünmesi. Ancak Arjantin hiç oralı değil.
Borcuna "bomba" dedi
Tam tersine Cumhurbaşkanı Nestor Kirchner, "Görüşmeler olumlu sonuçlanmazsa, dediğimiz olmazsa, IMF'ye 9 Mart'ta vadesi dolacak 3.1 milyar dolarlık borç dilimini ödemeyeceğim" diye rest çekiyor.
Peki neden "borç yapılandırma" programı bu kadar kıyamet koparıyor. Öyküsü ilginç.
Arjantin 2001 sonunda krize girince, yurt dışındaki fonlara, bankalara ve özel yatırımcılara olan 81 milyar dolarlık borcunu ödemeyeceğini açıkladı. Daha sonra "biraz" yumuşadı: Ana paranın yüzde 75'i silinirse gerisini ödemeyi kabul etti. Bitmedi; borcun faizi de silinecekti. Böylece borcun yüzde 90'ından vazgeçilmesini istiyordu. Yine bitmedi; kalan borcu da 49 yıllık bir takvimde temizleyecekti.
G-8'ler bastırdı, Birinci Gözden Geçirme anlaşması geçen ay IMF Yönetim Kurulu'nda üçü G-7'den (İngiltere, İtalya ve Japonya) olmak üzere 8 üye tarafından veto edildi...
Kirchner bunca baskıya, hatta tehdide zerrece papuç bırakmadı, "Krizde yarısı yoksullaşmış Arjantinliler'in sırtına yeni yükler bindirmem. Kazandığımı borç ödemeye değil, önce halkımın karnını doyurmaya harcayacağım" diye kestirip attı...
Son durum bu. Bakalım halat çekme yarışında kim tökezleyecek?
Arjantin'e bakıp tahtaya vuralım... Ve kazasız belasız IMF'yi uğurlayıp AB'yi karşılayacağımız günlerin bir an önce gelmesini dileyelim...