Kulaklarıma inanamıyorum. Müzikle uğraşmaya iki ya da üç yıl önce başlamış ergen çocuklar usta işi konser vermekteler.
Türk Eğitim Vakfı'nın işlettiği, "üstün yetenekliler okulu" diye bilinen İnanç Türkeş Özel Lisesi öğrencilerinin yıllık müzik şölenindeyim.
Ulusumuzun yüz akı Güher ve Süher Pekinel kardeşlerin önderliğinde, birbirinden titiz öğretmenlerin gözetiminde yetişen gençler gerçekten şaşırtıcı bir başarı sergiliyor.
Ama o güzel mucize değil kulaklarıma inanmamı zora sokan. Güzellikten çok uzak bir şey. Arkamdaki sırada oturan iki kadın fısıltıyla Pekinel kardeşleri çekiştiriyor.
Belirli bir eleştirileri yok. Havadan ahkâm kesmeler, tahminler, fesatlıklar...
Ünleri dünyayı sarmış kardeşlerin "reklam peşinde" oldukları yakıştırması gibi... Fısıltıcı hanımlardan biri "Buradalar mı?" diye sorunca öteki "Yok canım" diyor, "Gelirler mi?
Burunları büyümüştür."
Oysa Pekinel'lerin ikisi de yedinci sırada oturmuş, pür dikkat çocukları dinlemekteler.
Konser sonrasında konuştuk, gördüm: yüzde yüz doğal, güler yüzlü, tatlı insanlar.
Belli ki kafalarına egoları ya da çıkarları değil, "Çevreye nasıl katkı sağlarız?" sorunu takılı.
Benim kafama da bir kere daha "Ülkemiz niçin böyle tersliklerle dolu?" sorusu takıldı. Çevreye hakaret saçan Fazıl Say'a pek toz kondurulmuyor da, şu konser gibi harikaların yolunu açan alçak gönüllü Pekinel'lere dil uzatılabiliyor.
Toplumumuz çekişme tiryakisi mi olmakta acaba?
Bakın, "Şeriat geliyor" diye uykular kaçmaktaydı. Gelmedi, gelmeyeceği de anlaşıldı. Şimdi yeni kâbus icat ettik: "Faşizm geliyor!"
Dehşet içinde laikliği savunurken türban adlı bir simgeye odaklanıyorduk.
Bütün kadınların başlarının zorla örttürülmeyeceği belli olup o panik tavsayınca yenisi aranmaktaydı. Başbakanın "millî içki" tavsiye etmesiyle bulundu: ayran.
Anlaşıldı ki alkol yasağı geliyor!
Gerçi aynı Başbakan "Alkolün zararlı olduğuna inanıyoruz, ondan uzak durulmasını teşvik ediyoruz, ama yasaklama niyetimiz yok, dileyen dilediğini içer" demekte.
Güvenilmez ki. Takiyedir.
Şimdi dostlar, denk geldikçe bendeniz sarhoş olmadan biramı, şarabımı yudumlarım; yasağa da karşıyım elbette. Ancak "Alkol teşvik gerektiren bir şeydir, için içtiğiniz kadar" diyemem. Sormak zorundayım:
Laiklik savunusunda yeni bayrak alkol mu olacak? Şeriat karşıtı seferberlikte "Gitti türban, geldi ayran" sloganını mı kullanacağız?
Sarhoşluk kadar oburluk da sakıncalıdır.
Beslenmede sıvılar da, katılar da ölçülü alınmalı.
Birbirimizi yemeyi azaltsak nasıl olur?