Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Tedavi sırasıdır

Gitgide zenginleşir görünen akıllı insanlar barındırdığını, size de maddi manevi yararlar sağlayacağını düşündüğünüz bir kulübe üye olmak için başvurmuşsunuz.
Balotaj kurulu yan çiziyor. Yöneticiler "Senin komşunla anlaşmazlığın varmış, onun gönlünü yap da gel" gibi garip şartlar ileri sürmekteler. Yıllardır ya sabır çekerek bekliyorsunuz.
Sonra bakıyorsunuz ki kulübün hesapları karmakarışık. Kimi üyeler müflis durumda. Ötekiler onlara destek olma lafı ediyorlar ama bir yandan da evlerine barklarına ipotek koyma çabasındalar. Kulüpte dayanışma hırlaşmaya dönmekte.
Gülmez misiniz?
Kapısında bekletildiğimiz Avrupa ile ilişkilerimizde durum aynen öyle. Hele, yıllardır pek çok konuda Türkiye'ye kök söktürmek için yapmadığını bırakmayan Yunanistan'ın şimdi batakta debelendiğini gördükçe "Oh olsun" demek doğal bir tepki sayılır.

***

Ama bizim bir de bilgece atasözümüz var:
"Gülme komşuna, gelir başına."
O söze uymak yalnız efendice davranış değil, akıllılık da olur. Çünkü komşuda çıkan yangına sevinmek düpedüz ahmaklıktır; alevlerin kendi evimizi de sarabileceğini düşünememektir.
Ege'yi ortaklaşa kullanan iki ülke ekonomik sinerji ile şaha kalkabilir. Yunanlılar bu yalın gerçeği göremeyip mahalle çocuğu gibi davranmayı sürdürürlerse, kendi kalelerine gol atmış olurlar. Biz kendi üstümüze düşeni yapmalıyız.
Atabileceğimiz en somut ve kestirme adım askerlik alanında.
***

Sovyetler Birliği niçin çöktü?
İçte faşistçe uygulamalar, aşırı merkeziyetçilik, dünyaya kapalılık gibi pek çok neden sayılabilir. Ama dıştan gelen bir baskı da büyük rol oynadı yıkılışta:
Amerika rakibine saldırı tehdidini sistemli biçimde diri tuttu, onu gücünün ötesinde savunma önlemleri almaya zorladı kırk küsur yıl boyunca. O sürekli yük fazlalığı Sovyet ekonomisini aşındırdı, çatlattı, çökertti.
Yunan ekonomisi de öyle bir baskı altında. "Türk tehdidine karşı" silahlanmak için güçlerinin ötesinde harcamalar yapageldiler.
Bunun gerçekçi bir tutum mu, paranoya ürünü mü olduğu tartışılabilir. Önemli olan, sonucu.
Burada teknik tahlillere girmek gereksiz. Şu kadarı kesin: komşunun iflası bizim ekonomimizi de sinerji yararından yoksun bırakmakla kalmaz, çok kötü etkiler.
Durum Amerikan-Rus çekişmesine benzemiyor. Bir kere, onların rekabetindeki dünyaya egemenlik kavgasının kaçınılmazlığı yok bizim komşumuzla ilişkilerimizde.
Sonra, Sovyetler Birliği'nin yıkılması Amerikan ekonomisine yaradı. Ege'nin iki kıyısında tersi söz konusu; biz zarar görürüz.
***

Şimdi bizim için akıllıca davranış batımızdaki tabloya bakıp el ovuşturmak değil, Yunanistan'daki paranoyayı azaltmaya çalışmaktır. Herhalde o yönden ülkemize bir saldırı beklemiyoruz artık. Silahlı kuvvetlerimizin konuşlanmasını ve hazırlıklarını komşumuza daha az yönelik duruma getirebiliriz.
(Kıbrıs sorununu bundan ayrı tutmamız şarttır tabii. Orada "sıkı durmak" gereği azalmıyor, artıyor.) Kaygım şu:
Ankara'da kafalar böyle konulara yeterli özen ve serinkanlılıkla eğilebiliyor mu? Yoksa vaktin ve enerjinin hemen tümü darbe kâbuslarına, türban tartışmalarına, istemezük cenklerine mi gidiyor?
Bizim hastalığımız da o.
Ege'nin iki kıyısına acil şifa gerek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA