Ben de sulu gözüm… Çevremde ya da film izlerken duygusal bir şey görsem hemen ağlarım.
Ve insanların yüreğini hep akıttığı gözyaşlarında aradım.
Mesela Sayın Başbakan'a olan sevgim, güzel yüreğini yansıtan o gözyaşları yüzündendir.
O gözyaşlarıdır ona bu güzel işleri yaptıran.
Sahi diğer siyasilerin; gözlerinden akan bir damla yaş gördünüz mü?

Sezen Aksu o unutulmaz şarkısında,
Sen ağlama, dayanamam/ Ağlama gözbebeğim sana kıyamam/ Al yüreğim senin olsun/ Yüreğin bende kalırsa yaşayamam dememiş ki boşuna…
Başka bir şarkısında da 'ağlamak güzeldir' diyordu Minik Serçe…
Ağlamak…
Ağlamamıza yol açan temel faktör, duygu yoğunluğudur.
Çevremizde yaşadıklarımız bizi ağlatabilir,
Veya hatıralarımız…
Mesela fistuğumu her hatırladığımda gözyaşlarıma hakim olamam ki…
Yeni bir yer görsem,
Hoşuna gideceğini bildiğim bir şey alsam
"Keşke o da olsaydı" der yine ağlarım,
Başbakan da Tenzile anasına ağlar.
Anacığının yokluğunu yüreğinde hissettiği için 'yetimim' demişti ya geçenlerde…
Kısacası ağlamalı insan;
Göz pınarları kuruyuncaya kadar ağlamalı…
Yaptığı hatalara, günahlara, yanlışlara da ağlamalı…
Bazen sevgiden,
Bazen de hüzünden ağlamalı.
Bazen sevgiliye kavuşma ümidiyle,
Bazen de kavuşamayacağı endişesiyle ağlamalı.
Ağlamak erdemdir, Kemâle ermedir,
İç huzuru bulmadır.
Gözyaşı yumuşatır kalpleri.
Hem öyle bir yumuşatır ki, sert kaya gibi olan yüreği kuma dönüştürür.
Gözlerden süzülen yaşlar kalplere; merhamet, şefkat ve huzur olarak iner.
Peygamber efendimiz de ümmetine "Ağlayın" diyordu.
Ya ağlayamayanlar?
Mutlaka hastadırlar.
Ağlamak zayıflık olarak gösterilse de gözyaşı dökmekten çekinmemek gerekir.
Çünkü ağlamak ruhumuzda biriken kirleri atıp hafiflememizi de sağlıyor.
Üzüntünüz az, sevinç gözyaşınız bol olsun...