GÜNLERCE yazdık… Yetkililerin ve bölge insanının dikkatini çektik…
-"Aman kaçak çay içmeyin…"
-"Çünkü kanser yapıyor…"
-"Ayrıca kaçak çay PKK'ya mermi parası oluyor" dedik.
ÇAYKUR yetkililerini de, bölgeye daha fazla önem vermesi için uyardık…
-"Kaçak çay halkı zehirliyor"
-"Vergi kaybına yol açıyor"
-"Çay üreticisinin hakkını çaldırıyorsunuz"
-"Terör örgütü mali kaynak sağlıyor" dedik.
***
Biz dedik de,
Kim dinledi…
Doğrusu eski
Genel Müdür Ekrem Yüce, sesimizi duymuştu…
Sonra yöreye özgü, bölge insanının damak tadına uygun çay da üretmişti.
Ayrıca tanıtım faaliyetlerine de hız vermişti…
Bu yüzden bölgede tüketilen 40 bin ton kaçak çayın satışında az da olsa azalma olmuştu…
***
Sonra
Ekrem Yüce görevden ayrıldı.
Yerine
İmdat Sütlüoğlu geldi.
Bölgenin çocuğu…
Çaycıya ilk önce sahip çıkması gereken kişi… PKK'nın çay ticaretine mani olacak tek adam.
***
Ne yaptı peki?
'Tiryaki'ye,
Önce
yüzde 7,
Sonra
yüzde 2,
Daha sonra da
yüzde 5 zam…
İşler yoluna gireceği zaman,
Zam zam zam…
Bu yanlış politika yüzünden
ÇAYKUR, bölgeyi önce PKK'ya sonra da özel sektöre teslim etti.
***
İmdat Bey, Sayın Sütlüoğlu, Hatırlıyor musunuz bir ara
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Meclis'e gönderdiği ÇAYKUR Raporu'nda,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde 60 bin tona kadar satışı yükselen kaçak çayın kanser yaptığına dikkat çekmişti.
***
Bence siz o bölgeye özgü üretilen çaylara zam değil indirim yapmalıydınız.
Niye mi?
Millet kaçak çay içmesin diye…
Hatta reklama da ağırlık vermelisiniz. Köhnemiş eski zihniyeti terk etmelisiniz…
İşini bilen tüccar gibi çayı pazarlamalısınız.
Yani elinizi taşın altına koymalısınız.
Tıpkı her türlü tehdide rağmen kaçak çayla mücadele eden tek gazete SABAH gibi…