Bu seçimler bir kaç açından ilklerin yaşandığı bir seçim olacak.
İlk kez seçim öncesi, büyük kalabalıklar meydanları doldurdu.
Türkiye ilk kez "sanal muhtıra" yla karşı karşıya kaldı.
Siyasi merkezin sağında ve solunda yer alan partiler ilk kez ya birleşerek ya da işbirliği yaparak seçime girecek.
Ve ilk kez ya cumhurbaşkanını halk seçecek ya da referandum yapılacak.
Ama sadece bu kadar değil.
İlk kez bu seçimde grup kuracak kadar, DTP'li bağımsız adayın milletvekili seçilme olasılığı var.
Peki böylesine ilklerin yaşanacağı bir seçimden nasıl bir sonuç çıkacak?
Büyük olasılıkla sonuç, tıpkı bütün darbelerden sonra olduğu gibi herkesi şaşırtacak.
Çünkü, yine "darbe" korkusu yayılarak toplum mühendisliği yapıldı
Amacı da belliydi.
AK Parti'den Cumhurbaşkanı seçtirmemek...
Ardından da merkez sağ ve solda birleşmeler yaparak dört bir yandan AK Parti'yi kuşatmak ve yüzde 23'le yüzde 27 arasına çekmek...
Bunu başarmak mümkün mü?
Kulislerde onlarca senaryodan söz ediliyor.
Ancak, siyaset uzmanları AK Parti'nin tüm bu kuşatma çabalarına rağmen iki önemli avantajla seçim meydanlarına çıkacağını ileri sürüyor.
Biri kim ne derse desin, "cumhurbaşkanını seçme hakkı" nın ellerinden alınması...
Özellikle toplumun muhafazakar kesimleri bu hakkın ellerinden alınmasına ciddi tepki gösteriyor.
Aynı kesimler, muhalefet partilerinin meclise girmemelerine de tepkili...
Bu da AK Parti'nin elinde güçlü bir "mağduriyet" kartı olduğu anlamına geliyor.
İkinci avantaj ise yaklaşık beş yıllık iktidarda sağladığı istikrar ve güçlü bir yerel yönetim olanağının var olması.
AK Parti, önümüzdeki seçimlere bu iki önemli artıyla girecek.
Şimdiden görünen ve sokaktan gelen sinyallere göre de bu artılar nedeniyle seçimin sonucu değişmeyecek.
Yani veriler, bugün seçim olsa AK Parti'nin güçlenerek çıkacağını gösteriyor.
Peki o zaman ne olacak?
Temmuz sıcağında seçime gidecek Türkiye'yi gerçekten zor günler bekliyor. Umarız, Türkiye 23 Temmuz 2007'ye umutla uyanır.
Tıpkı 99 yıl önce 23 Temmuz 1908'te İkinci Meşrutiyet'in ilan edildiği gün gibi... O gün Osmanlı İmparatorluğu'nda özgürlük rüzgarlarının estiği gündü. O gün 40'lı yıllara kadar "Hürriyet Bayramı" olarak kutlandı.
Belki bu kez de sonuç ne olursa olsun "demokrasi bayramı" olarak kutlarız...
Neden olmasın...